MISIR / ÜMMÜDDÜNYA
MISIR / ÜMMÜDDÜNYA
Tarihi konsepti ve mudhik / mütebessim, mütevazı ve sabırlı insanlarıyla güzel bir ülke Mısır. Namı diğer adı “Ümmü’d-Dünya”
Sokakta, çarşıda, pazarda ve trafikte insanlar bağırarak konuşurlar. Zannedersiniz ki birazdan kızılcık kıyamet kopacak ve büyük kavga yaşanacak. Oysaki alakası yok. Çünkü konuşma tarzları öyle.
Aralarında çok hararetli konuşma, bağrışmalar ve çağrışmalar mı görürsün. “Sallu Alen Nebi” “Nebiye (s.a.v) e salat ve selam getir” desen son surat araba gibi bile gitseler anında firene basar, bağrışma ve yüksek tonla konuşmalarına ara verirler.
Âlemlere rahmet elçi onlar için en mukaddem şeydir. Salat ve selam onun üzerinedir.
“Üm” anne demek. “Ümmüd-Dünya” dünyanın anası demek. Ana kavramı sıcaklık ve merhamet hissettirir. Ana kelimesi temel ve asıl bir kelime olup, saygı unvanı da ifade eder.
Ana kavramı kuşatıcı, etrafı sarmalayan sıpsıcak bir kavramdır. İçinde güven, huzur ve mutluluk barındırır.
O yüzdendir ki bu isimden yola çıkarak birçok kavram için izafet terkibi oluşturulmuştur. “Anadolu”, “Ümmü’d-Dünya” , “Ummu’l-Kura” gibi tesmiyeler bu kabildendir.
Kerim olan Kitap “Ummu’l-Kura” köylerin / şehirlerin anası tabirini kullanmıştır, Mekke-i Mükerreme” için.
Mısırlılar kendi ülkeleri için “Ümmü’d-Dünya” dünyanın anası derler. Çok sempatik ve övünç kaynağıdır, onlar için “Ümmü’d-Dünya” müntesibi olmak.
Mısırlılar kendilerini yıllar öncesine dayanan, antik Mısır ile kendilerine tarihi bir serüven yolculuğu başlatırlar. Kadim bir medeniyet olmanın haklı bir gururdur bu Mısırlılar için.
Eski Mısırın bugünkü Mısır coğrafyasını biraz daha büyük düşünecek olursak, ilk insan topluluklarının Mısırda yaşadıklarına inanır Mısırlılar.
“Ümmü’d-Dünya”; Mısırın kadim coğrafyasının tarihten tavarüs eden adıdır aslında. Bu kadim serüvende “Piramitler” muhteşem kalıntıdır. Her ne alın teri ve gözyaşı ile inşa olmuşsa da bu husus bahsi diğerdir.
Piramitler, tarihi bir yapıt olmakla birlikte mısırlılar için, ilmin, sanatın, mühendisliğin ve heykeltıraşlığın 7000 yıl öncesinden günümüze ulaştığı zirve yapıttır.
Bu muazzam tarihi geçmişi yanında dünyanın en eski ve uzun kesintisiz akan “Nil Nehri” Mısır için yaşam kaynağıdır. Nil’in suyu Mısırlılara, Nil havzasına hayat bahşeder.
Mısır tarihi bir değer olmak birlikte günümüzde Afrika kıtasının da modern bir ülkesidir. Batı ve doğu kültürü içinde harmanlanmış mozaik bir ülke.
Mısır için sadece bir Afrika ülkesi demekte zordur. Aslında Mısır Asya ile Afrika’yı bağlayan bir köprüdür. Tıpkı Türkiye’nin Asya’yı Avrupa’ya bağlaması gibi. Ancak Mısır’ın Akdeniz ülkesi olması hasebiyle de Batı’ya / Avrupa’ya açılan bir penceresi vardır.
Mısır ve Mısırlılar tarihlerinde olduğu gibi günümüzde de ilmin, sanatın, kültürün, müziğin, sporun ve dinin yoğun bir şekilde yaşandığı oldukça mülevven bir ülkedir.
Bilimsel çalışmaları ve edebiyatıyla dünya çapında Nobel ödüllü birçok ilim adamı vardır Mısır’ın. Uluslar Arası Atom Enerji Ajansı başkanlığı yapan Muhammed Baradey, orta doğunun Balzac’ı olarak bilinen edebiyat ödül sahibi Necip Mahfuz, femtokimya üzerine çalışma yapan ve Nobel kimya ödülü kazanan Ahmet Zewail bunlardan bazılarıdır.
Kültür ve sanatta ve müzikte değil Arap âlemi, dünya çapında Ümmü Gülsüm ve Abdulhalim Hafızı tanımayan yok turdur. Müzikleri hala kitleler tarafından dinlenmektedir.
Mısırın sokak ve caddeleri tarihe adete ışık tutar. Mistik ve otantik mekanlara çokça rastlamak mümkünüdür.
Tarihi mekanlarda Han el-Halil’de / Fişavi’de ki (Kahire’nin merkezinde yer alan en büyük tarihi çarşı) da su bardakları ile bol şekerli naneli çay ve Ahwa dedikleri kahve yudumlamanın ayrı bir keyfi vardır. O mekânlarda vakit geçirmek insana tarihi ile bütünleşme duygusu hissettirir.
Mısır İran, Arap, Osmanlı, Fransız, İtalyan gibi ülkelerin uğrak yeri olmuş. Yabancı hâkimiyetinin olduğu uzun yıllar Mısır mutfağını köklü bir tarihe sahip zengin bir mutfak kültürü oluşturmuştur.
Halk arasında Ful /Fuul, Falafel / Tamiye, Kosharii / Kushari, Şıvarma, Melukya yemekleri oldukça yaygın olarak tüketilir.
Ful / Fuul, Mısırda sabah öğlen akşam her öğün yenebilen domates, baharat, kuru fasulye / bezelye tarzı bir yemek çeşididir.
Felafel / Taamiye, Ortadoğu ülkelerinin fast food’u olarakta bilinen, bakla ve nohuttan oluşan yağda kızartılan, Mısır’ın en ünlü kuru yemeği denilebilir.
Kushari, Mısır’ın pirinç, makarna, nohut ve mercimek karışımı olan ve ve yine oldukça yaygın olarak tüketilen bir diğer yöresel yiyeceğidir.
Melukya, et ve sebzeyle pişirilen özel baharatlar karıştırılarak yapılan nefis çorbalardan biridir Mısırlıların tattığı.
Um-ali, süt Hindistan cevizi, kuru üzüm, fındık ve pirinçle pişirilen Mısır’ın en ünlü tatlılarından biridir. Tatlıların çok şekerli olması mısırlılar için olmazsa olmaz damak tadıdır.
Mısır sıcak bir ülkedir yazın öğlen saatlerinde dışarıda dolaşanlara pekiyi gözle bakmazlar. Öğlen saatleri, 20 dakika -60 dakika arasında gerçekleştirilen bir "kaylule" uyku saatleridir. Sıcağın anlında dışarıda olmak oldukça zordur.
Mısırda her sokakta meyve suyu dükkânları vardır. Haliyle mısırlılar için sıvı tüketiminde büyük önem arz eder. Şeker kamışı, mango suyu ve portakal suyu doğal olarak sıkılar ve taze olarak ikram edilir.
Mısır’da en çok göreceğimiz şey, gerek yerli halk tarafından kullanılan ve gerekse turistler tarafından denenen: nargiledir.
Ülkede en yaygın nargile çeşidi ise massildir. Elma, hurma, çilek ve cappuccino ile tatlandırılan tütünlerin müdavimleri ise oldukça fazladır.
Her ne kadar hiç tatmamış olsam da gözlemlerim, kullananlardan dinlediğim bu şekilde olduğunu ifade edebilirim.
Ezher dünyaca ünlü büyük bir ilim merkezidir. Herkes Ezher’in İslami ilimlerden ibaret en eski bir ünizersite zanneder. Elbette öyledir ancak Ezher sadece İslami ilimler değil bünyesinde tıptan-mühendisliklere, ticaretten-marifet fakülteleri içeren devasa bir üniversitedir.
Evet, Mısır İslami eğitim için bir merkezdir ve İslam âleminin kalesidir. Dünyaca meşhur bir çok âlim yetiştirmiştir. Sadece yetiştirdiği âlimlerle kalmamış, bu gün Afrika’dan Asya’ sına, ABD ve Avrupa’sın dan Uzakdoğu’suna kadar ilim adamları göndermiş büyük bir âlimler membaıdır.
Mısır toplumu mütedeyyin bir toplumdur. Bu sadece Müslümanlar için değil, Mısırın Hristiyan’ları içinde geçerlidir. Kahire’de çokça kiliseye rastlamak mümkündür.
Meşhur “Kur’an Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, Osmanlıda yazıldı” cümle vardır. Kur’an-ı kerim gerçekten en güzel şekliye mısırda okunur. Sıcak ikliminde etkisiyle Mısırlıların ses telleri hasarsızdır.
Mısırlı kariler dünya çapında meşhurdur. Abdulbasit Muhammed Abdussamedi, Abdulaziz Zahir, Mahmud Halil el huseri, Mahmut Ali El-Benna, Mahmut Sıddık minşavi, Muhammed Mahmud Tablavi, Muhammed Seyyid Nakşibend, Abdul- Fettah eş-Şa’şai, Mustafa İsmail Sayyad, Muhammed İsmail, Ahmet Nuayni, dünyaca ünlüdür.
Ramazan ayı Mısırda çok güzel ihya edilir. Camilerden mahallere yansıyan güzel sesli karilerin okuduğu Kur’an-Kerim ve teravih namazları insana ayrı bir manevi güzellik ve huzur verir.
Mısırda kadınlar sosyal yaşamda çok önemli yer tutarlar. Mısır kadınları dominanttır. Hayatın her alanında rastlarsınız. Eğitimden-iş hayatına, bürokrasiden-kültür hayatına kadar her sahada ağırlıklarını hissettirirler. Ev kiralayacak olursanız mutlaka Mısırlı kadınlar sizinle muhatap olacaktır ve kira pazarlığı yapacaktır.
Mısırlı kadınlar için her türlü olanaklar mümkünüdür. Yüksek tahsil oranı oldukça iyi durumdadır. Ne hazindir ki kendi ülkemizde bile kadına bu kadar değer verilmemiştir. Ülkemizde yıllarca uygulana başörtüsü yasağı ülkem kadınının eğitimsiz kalmasına ve akademik kariyer yapamamasına sebebiyet vermiştir.
Mısırda yabancı dil eğitimi oldukça önemlidir. İngilizce ve Fransızca eğitimi ilkokuldan itibaren başlar. Dil öğrenimin yaygın olması özellikle günümüzde dünya milletleriyle iletişim kurulması açısından Mısır’a büyük olanak sağlamıştır. Arap entelektüellerinin çoğu Mısırlılardır.
Spor Mısırda oldukça sevilir. Özellikle futbol oldukça yaygındır. Kahire’nin iki süper takımı El-Ehli ve Zamalek’dir. Müthiş derbilere sahne olur her iki takım arasındaki maçlar. Mısır futbol takımı Afrika kupasının her yıl en favori takımıdır.
Mısır, idari bakımdan "muhafaza" adı verilen 29 valiliğe ayrılır. 25 milyon nüfusu ile Kahirte, 7 milyon nüfusu ile İskenderiye haricinde, Port Said, Asvan, Luksor, Şarm El-Şeyh ve Dahab Mısırın önemli vilayetlerdir.
Mısır Doğu çölü, Afrika’nın kuzeydoğusunda bulunan Sahra Çölünün bir parçası olan ve Nil Nehri ile Kızıldeniz arasında kalan ve Mısır’dan Eritre’ye ulaş bir Afrika’nın en büyük çöllerine sahiptir.
Hz. Musa (a.s)’ın dağı olarak tanınan Tur-i Sina’sı, Kızıldeniz Mısır’ı diğer ülkelere göre ayrıcalıklı kılar. Sina Dağı (Tur-i Sina), Musa (a.s)’ ın ile İsrail oğullarının (İbraniler) Mısır’dan çıkarken durdukları, Musa (a.s)' ın Allah ile konuştuğu ve On Emir’i aldığı yer olarak bilinmektedir.
Ahdi Atik'te Sina Dağı, Musa'ya Allah tarafından, Allah'ın sözlü olarak söylenerek ve iki taş üzerine arkalı önlü yazılmış levhanın Musa'ya verildiği yer olarakta bahsedilir.
Ayrıca Musa (a.s) ın Sina dağında elde ettiği öğeleri Ahit Sandığı adı verilen gizemli bir sandığa koymuştur. Bu gizemli sandık tahminlere göre Tarsus’ta bir mağarada bulunmaktadır ve bu sandığı Mehdi’nin çıkaracağı inancı da yaygın olarak bilinir.
Kur’ân-ı Kerîm’de ise Sînâ, “dağ” anlamındaki tûr kelimesiyle birlikte Tûriseynâ (el-Mü’minûn 23/20) ve Tûrisînîn (et-Tîn 95/2) şeklinde iki defa geçmektedir.
Kur’an’da Sînâ vahyi bazı sûrelerdeki atıfların dışında ana hatlarıyla ve Ahd-i Atîk’e nisbetle daha kısa olarak Bakara, A‘râf ve Tâhâ sûrelerinde yer alır; A‘râf sûresindeki anlatım daha ayrıntılıdır.
Mısırın İskenderiye şehri Yunanlılar için hem seken (ikamet) ve hem de siyahi uğrak bakımından alternatifsiz bir şehirdir. Aslında Yunanlıların, İskenderiye olan ilgisi ve sevgisi Doğu Roma / Bizans’tan kalma tevarüs bir kültürdür.
Mısır, 7000 yıllık tarihi geçmişi olan, 1 milyon km’yi aşkın yüzölçümü, 104 milyon nüfusu ile siyasi ve askeri potansiyeli yüksek, büyük bir ülke. Tarihi süreç içerisinde yaşanılan savaşlar ve iç iktidar çekişmeler diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Mısırı ve Mısır halkını da yorgun bırakmıştır.
Kimi toplumlar bu yorgunluğu erken atar üzerinden kimi ise atması zaman alır. Erken toparlanalar yol alır, erken toparlanamayanlar geri kalmaya mahkûm olurlar ve egemen güçlerin kontrolünden kurtulamazlar. Mısırın, gerçek Mısır olabilmesi için biraz daha zamana ihtiyacı duymakta.
Türkiye ve Mısır birbirine çok benzer iki ülkedir. Tarihi, kültürel ve dini yakınlık her iki ülke arasında ki büyük avantajdır. Mısır halkı Türk halkını çok sever. Türkiye onlar için hayran duyulan bir ülkedir.
Her ne kadar bugün her iki ülke arasında sadece siyasi arenada kopukluk olmuş olsa da, elbette bu iletişimsizlik ilel ebet sürmeyecektir. Her iki ülkenin gücü ve zengin potansiyeli birleştiğinde hem her iki ülkenin halkları kazanacak ve hem de İslam’ın modern dünyada ki yüzü olacaklardır.
Hâsıl-ı kelam; Niyet hayr, akıbet hayr ola diyelim her iki ülke ve her iki ülke halkları için.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
http://www.bncmedyahaber.com/yazar-misir-ummuddunya-591.html
|
||||||||||||||
|