MESELENİN ÖZÜ NEDİR?
Gençler aldıkları eğitim sonucu, amaçlara değil araçlara odaklanmayı, yeni ve güzel teknikler, aletler bilgisayarlar, programlar hatta yeni düşünce ve kavramlara yönelmeyi başarı olarak görüyor ve meselenin özünü kaçırıyorlar. Her yeniliğin iyi olduğu, güncel olanın en iyisi olduğu şeklinde bir ön yargı var. İsraf üzerine kurulmuş olan tüketim ekonomisi bunu sonuna kadar kullanarak insanlara sürekli yeni ürünler satmak için bu algıyı canlı tutar. Bunların başında dijital teknoloji, dijitaliz gelir.
Hâlbuki yenilik iyi ve faydalı olabileceği gibi kötü ve zararlı da olabilir, yâda kötü kullanılabilir.
Peki, nasıl ayır edeceğiz? Meselenin özü nedir?
Meselenin özü, yapılan bir çalışmada en verimli şekilde hayırlı bir sonuca ulaşmaktır.
Diğer bir ifadeyle amaca ulaşmak için araçları verimli kullanmayı bilmektir.
Yeni araçlar ancak yerli yerinde ve verimli kullanılırsa faydalı olabilir.
Ankara’dan İstanbul’a gitmek istiyorsak otobüs, uçak satın almayız. Bilet almak yeterlidir.
Neyi ne zaman hesaplaman gerektiğini bilmezsen hesaplamayı bilmenin ne faydası var?
“ Kendini ve Rabbini bilmezsen bu nice okumaktır? “ demiyor mu Yunus?
Son model otomobilin var ama gideceğin yeri bilmiyorsan ne faydası var.
Son model bilgisayarın var ama yapacağın ciddi bir projen yoksa? .
Son model akıllı telefonun var ama “ iyi misin? , her şey yolunda mı? İyi olduğundan emin misin? Kendine iyi bak, hikâyemi layıklardın mı? “ dan dan öteye bir kullanımı yoksa? .
Projen yok, ne yapacağın belli değil ama kocaman milyon dolarlık lüks binalar yapıyorsan.
Cemaatin yok, herkes haram yiyor ama milyon dolarlık devasa camiler inşa ediyorsan.
Ayetleri anlamıyor, çarpıtıyor, hadisleri inkâr ediyorsa ilahiyat tahsili yapmak neye yarar?
Hiçbir iş yapmıyor ama sürekli iş toplantıları yapıyorsan.
Faydalı işler yapmak için dijital teknolojileri kullanmıyor ama bu teknolojiler seni kullanıyorsa.
Tefekkür etmiyor düşünmüyor ama senin yerine bilgisayarın düşünmesini bekliyorsan.
Sınavlarda matematiğe çok önem veriyor ama öğrenciye neyi hesaplayacağını öğretmiyorsak.
Denklem çözmeyi biliyor ama denklemin neyi çözdüğünü bilmiyorsan.
İnsanı mutlu etmeye çalışıyor ama insana mutlu olmayı öğretmiyorsak.
Gerçek hiçbir şeyin yok ama sanal gerçeklikle uğraşıyor, kendini kandırıyorsan.
Daha yapmadığın uçurmadığın uçağı bilgisayar ekranında uçuruyor hatta kalite belgesini alıyorsan.
Kurumdaki memurlar yüzde 3 verimle çalıştığı için işleri yetiştiremiyoruz diye daha çok memur almanın ne faydası var?
Akılsızlar, yeniliğe değil tembellik, israf ve verimsizliğe karşı çıkıldığını anlayamazlar
Atalarımız buna “ ayranı yok içmeye. “ derler.
İslamiyet araçları değil amaçları öncelemiştir.
Lüks ve gösterişli camiler değil faydalı ve işe yarar binalar evler ( fabrikalar, sanayi tesisleri) yapılmasına öncelik vermiş hatta emretmiştir. Kaynakların, zamanın verimsiz kullanılması ve israf haramdır. Dünyanın en verimli ve ileri teknoloji ve ekonomilerine sahip Almanya, Japonya ve İngiltere gibi ülkelerde kesinlikle israf yapılmaz yapılmasına izin verilmez. 200 - 300 sene önce yapılmış kırmızı tuğla binaların içinde Nobel kazanan bilimsel çalışmalar yapılır.
Grabenin keşfedildiği, benim doktora yaptığım Manchester Üniversitesinde birçok bina Kraliçe Victoria zamanından kalmaydı. 2. Dünya harbinde zarar gören binalar bile yıkılıp yenisi yapılmamış sadece onarılmış ve güçlendirilmişti. Oralarda yatırım betona değil beyine yapılır.
Bir şeyin eski veya yeni olması değil iyi veya kötü, faydalı veya zararlı olması önemlidir.
Asıl gericilik ve bağnazlık sadece yeni diye faydasızı savunmaktır.
Tutumlu olmak tutuculuk değildir. “ eskisi olmayanın yenisi olmaz “ derler.
Hiçbir ileri batı ülkesinde ilerici - gerici diye bir kavram yoktur. İyi ve kötü vardır.
Gericilik, eski kafalılık gibi kavramlar, cumhuriyetle birlikte toplumumuza enjekte edilen zehirlerdir.
Amaç nesilleri birbirinden koparmak toplumun geçmişle olan bağlarını kesmek özellikle dini hassasiyetlerini köreltmek, ilerici, modern ve aydın maskeleri altında inanca dayalı her uygulamayı hayattan silmektir. Bunlara göre dua etmek, Allaha cc tevekkül etmek, kadere inanmak gericilik ama falcılık, astroloji ve heykelcilik modernliktir.
Dünyanın en güzel ve kaliteli otomobillerini üreten Almanya ve özellikle Japonya’da insanların çoğu her fırsatta işlerine bisikletle hatta yakınsa yürüyerek gider. Sağlık, sıfır atık, daha az trafik ve bedava; bir taşla dört kuş!
Onların ürettiği otomobilleri kapış kapış alan Ortadoğu kafalı, arabesk toplumlar ise borçla alınmış ve her arabada bir kişi olmak üzere yollara dökülür, park yeri bulamaz, bulmak için cinayet işler, trafik kazaları ve hava kirliliği ile telef olur. Dünyanın hiçbir aklı başında ülkesinde “ park yeri cinayeti “ diye bir tanımlama yoktur.
Hemen hemen hiçbir savaşa katılmayan İsveç in çok ciddi ve ileri bir silah sanayi vardır. Neden? Bu gibi ülkeler ürettikleri ve reklamını yaptıkları silahları Ortadoğu ve Afrika ülkelerine satar, hem çok para kazanır hem de akılsız Müslümanların birbirini öldürmesini sağlarlar. Hem teröriste silah verir hem sana silah satar. Teröriste verilen silahın parasını sen ödersin.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
http://www.bncmedyahaber.com/yazar-meselenin-ozu-nedir-557.html
|
||
|