Reklamı Geç
HABER DETAY
"BÜYÜK ZAFER" Yunanistan ve İtalya Dünden Bugüne
"Bizim Anadolu'da işimiz ne… Bizim menfaatimiz Balkanlar'da, Makedonya'da, Adalar'da olabilir, ama Anadolu'dan bize ne? Ne diye bizi oralara gönderdiler? Aradan bunca yıl geçti, şimdi insan geçmişi daha iyi görebiliyor. Çok daha sağlam hükümlere varabiliyor. Şimdi artık itiraf etmekten çekinmiyorum, bizim Anadolu savaşında hiçbir menfaatimiz yoktu. Biz yabancı devletlere âlet olduk. Sizden de bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik. Sonunda ne oldu? İşte bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu hareketi. Hem de muazzam bir hata.’’
30 Ağustos 2020 - Pazar 08:30

Bizim Anadolu'da işimiz ne… Bizim menfaatimiz Balkanlar'da, Makedonya'da, Adalar'da olabilir, ama Anadolu'dan bize ne? Ne diye bizi oralara gönderdiler? Aradan bunca yıl geçti, şimdi insan geçmişi daha iyi görebiliyor. Çok daha sağlam hükümlere varabiliyor. Şimdi artık itiraf etmekten çekinmiyorum, bizim Anadolu savaşında hiçbir menfaatimiz yoktu. Biz yabancı devletlere âlet olduk. Sizden de bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik. Sonunda ne oldu? İşte bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu hareketi. Hem de muazzam bir hata.’’

Bu sözler 98 yıl önce yaşanan Büyük Taarruz sırasında emrinde beş tümen bulunan Yunan Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Nikolaos Trikupis’ in 1952 yılında Atina’da resmi ziyarette bulunan siyasetçi Hıfzı Topuz’la yaptığı mülakatta sarf ettiği sözler. General 1923 yılında karşılıklı savaş esirleri değişimiyle özgürlüğüne kavuştu, ancak Küçük Asya Felaketinin sorumluları için kurulan mahkemede yargılanmadı. Halbuki mahkeme sonunda son Başbakan Gounaris, Yunan Orduları Başkomutanı Hacı Anesti, eski Başbakan Protopapadakis, eski Başbakan Stratos, Savaş Bakanı Valtadzis ve Theotokis Kasım 1922’de kurşuna dizilerek idam edilmişlerdi.

TRİKUPİS'İN MUAZZAM HATA DEDİĞİ FACİA NEDEN YAŞANMIŞTI?

Bu sorunun cevabı iki temel unsura bağlanabilir. Birincisi Yunanistan’ın kurulmasından itibaren dizginlenemeyen, bugün de yansımalarını yaşadığımız ‘’megali idea’’ merkezli siyasi İhtirasları. İkincisi, kendi çıkarları için bu ihtirastan yararlanarak Yunanistan’ı bir vekil devlet gibi kullanan emperyalizm. Değerli Yazar Bilge Umar’ın ‘’İzmir Savaşı’’ isimli eserinde (İnkılap Yayınları) alıntı yaptığı Yunan yazar Alexandros Anastasios Palles 1937 basımlı ‘’Yunanistan’ın Anadolu Macerası ve Sonrası’’ isimli kitabından alıntılar her şeyi açıklıyor:  ‘’Asya Fikri’nin Venizelos ‘un beyninde ilk kez 1915’in Ocak ayından itibaren oluşmaya başladığı anlaşılıyor. Dış görünüşlerine göre Türkiye’nin 1914 Ekim’inde ittifak devletleri yanında savaşa girmesi, itilaf devletlerinin galip gelmesi halinde Osmanlı İmparatorluğu’na kesin olarak son verilmesi demektir. 1914’ün sonunda Türkiye’nin Avrupa ve Asya eyaletlerinin muhtemel taksimi konuşulmaya başlanmıştı…Bu fikir Venizelos ‘un kafasında 9 Ocak 1915 günü iyice olgunlaşmıştı. O gün Venizelos İngiliz Büyükelçisi ile Sırbistan’a yardım için Yunan askeri yollama konusunda bir görüşme yaptı…Venizelos, İngiliz büyükelçisine bir takım cazip toprak kazancı karşılığı derhal savaşa girme ve Bulgaristan’ın belirsiz tutumu sebebiyle oldukça riskli olmasına rağmen Sırbistan’a asker gönderme konusunda Kral ve Genelkurmay ve muhalefeti kolayca ikna edebileceği hususunda teminat verdi…23 Ocak 1915’te İngiliz Başbakanı Sir Edward Grey, Yunanistan’a küçük Asya kıyısında önemli toprak tavizleri teklif etti…Venizelos kendine has heyecanla Yunanistan’ın yeni toprak isteklerinin genişliğini tespit için Anadolu’nun coğrafyası ile etnografik yapısını incelemeye aldı. Bilgi almak için müracaat ettiği Genelkurmay Başkanlığına vekalet eden Albay Metaksas hazırladığı raporda Yunanistan için Anadolu’da herhangi bir toprak teklifini kabulün hem askeri hem de siyasi sebeplerle son derece tedbirsiz bir şey olacağını kuvvetle ifade etti. Metaksas, verdiği raporun  son maddesinde, Yunanistan’ın geçici bir askeri üstünlük kazanması ve İzmir ile dolaylarının bir kısmını işgal etmesi halinde bile, devamlı tehdit eden bir Türkiye karşısında, bu denizaşırı ülkeyi elde tutabilmek Yunanistan’ın askeri ve mali kaynakları üzerinde çok büyük bir yük olacaktır, diyordu.’’ 

İZMİR İŞGALİ TEKRAR GÜNDEME GELİYOR

Bu teklif, 24 Eylül 1915’deki iktidar değişikliği sonrası, Başbakan Zaimis Hükümeti tarafından reddedildi. İki yıl sonra 14 Haziran 1917’de Venizelos tekrar Başbakan oldu ve Yunanların itilaf devletleri yanında savaşa katılması yeniden gündeme geldi. Venizelos, Mondros Ateşkesinden 3 gün sonra 2 Kasım 1918’de İngiliz Başbakanı Lloyd George’a yazdığı mektupta, ‘’Yunanlıların Batı Anadolu üzerindeki iddialarını tekrar ediyor ve Marmaris’ten Ayvalık’a kadar olan kısmın kendilerine verilmesini’’ istiyordu. Ancak bu teklife bir engel vardı. İtalya, 1917 tarihli Saint Jean de Maurienne anlaşmasını öne sürerek buna şiddetle karşı çıktı. Neydi bu anlaşma? 19 Nisan 1917’de Fransa, İngiltere ve İtalya, arasında imzalanan Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda Fransa ve İtalya’nın egemenlik tesis edeceği alanlardaki ihtilaflarını uzlaştırmak için akdedilmişti. Fransa'ya Adana bölgesi tahsis edilirken, İtalya, İzmir dahil güneybatı Anadolu'nun geri kalanını alacaktı. Anlaşma, Çarlık rejiminin çöküşü nedeniyle Saint-Jean-de-Maurienne'de temsil edilmeyen Rusya'nın onayına da tabi olarak üç güç tarafından imzalandı. 12 Mayıs 1919'da Yunanistan Başbakanı Venizélos, İtalyan muhalefetine rağmen, ülkesinin İzmir'i işgal etmesi için arkasına İngiltere ve ABD’yi alarak Paris Konferansı katılımcılarına bilgi vererek, anlaşmanın hükümlerini geçersiz kıldı. ABD, İngiltere ve Fransa İtalya’nın İzmir ve havalisini işgal etmesini istemiyordu. Zira İtalya zaten 12 Adalar Bölgesine hakimdi. İzmir ve civarında İtalya’nın hakimiyeti yerine, emperyalizmin her zaman uşağı olacak ve Anglosakson irade dışına çıkmayacak bir devletin hâkim olmasını tercih ettiler. 15 Mayıs 1919 sabahı saat 0800 de bir İngiliz muhribi rehberliğinde Yunan Kılkış muharebe gemisi ve iki Yunan muhribi tarafından refakate alınan ve Yunan tümenlerini taşıyan dört nakliye gemisi Kordon’a aborda oldu.  İşgalin gerekçesi İzmir ve çevresinde yaşayan Rum ve Ermenilerin Türklere karşı korunması ve bir katliamın önlenmesiydi.

YAZININ DEVAMI İÇİN BURAYI TIKLAYIN!..

http://www.bncmedyahaber.com/yazar-buyuk-zafer-yunanistan-ve-italya-dunden-bugune-194.html

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.