Reklamı Geç
HABER DETAY
21. yüzyılda Mavi Vatan nedir?
Mavi Vatan bir kavram, bir sembol ve aynı zamanda doktrindir. Kavram olarak Türkiye’nin ilan edilmiş veya edilmemiş tüm deniz yetki alanları (iç sular, karasuları, kıta sahanlığı, Münhasır ekonomik Bölge) akarsu ve göllerini kapsamına alır. Mavi Vatan, tam anlamıyla, 26-45 Doğu Boylamları ve 36-42 Kuzey enlemleri arasındaki ana vatanımız üzerindeki stratejik egemenliğimizin denizler ve deniz diplerindeki uzantısıdır. Mavi Vatan, 25-45 Doğu Boylamları ve 33-43 Kuzey enlemleri arasında kalan tatlı ve tuzlu su kitlesi üzerindeki yetki ve ilgi alanlarımızın adıdır. İşte bncmedyahaber.com yazarlarımızdan E.Amiral, Yazar Cem Gürdeniz'in 21. yüzyılda Mavi Vatan nedir? Başlıklı makalesinin tamamı;
26 Temmuz 2020 - Pazar 21:12

Denizlerle çevrili Anadolu’yu yurt edinmiş atalarımız, gelecek nesilleri böyle bir vatan seçmekle ödüllendirmiştir. Osmanlı üç kıtada bir imparatorluk kurmuş olmasına ve siyasi coğrafyasının gereksinimlerine rağmen, yaşamsal önem taşıyan deniz gücünü 16. yüzyıl dışında kuramsal anlamda bile kavrayamadı. Böylece sadece jeopolitik olarak denizlerden uzaklaşmadı, aynı zamanda denizcileşemedi.   Denizde ve denizcilikte geri kalışımızda, bilim ve teknolojide geri kalma kadar, en güçlü dönemde denizci ülkelere verilen kapitülasyonlar da önemli rol oynadı. Kapitülasyonları dayatanlar, okyanuslara yayılıp, yeni sömürgelerle zenginleşirken, bu yeni rekabet ortamına, başka oyuncuların çıkmasını engellediler. Türklerin denizcileşmesi ve denizde güçlenmesini önlemek için her şeyi yaptılar. Deniz tarihimiz denizci devletlerin Çeşme, Navarin, Sinop gibi kalleşçe baskınlarıyla doludur. Maalesef bu baskını yapanların çoğunluğu, bugün müttefikimizdir.  Benzer bir baskını 2008-2016 arasında FETÖ üzerinden uyguladılar.

DONANMASIZLIK VATAN KAYBETTİRİR

 Denizlerdeki gerileme ve donanmasızlık, imparatorluğun duraksaması ve çökmesi ile ardı ardına toprak ve can kayıplarına ve sonunda Anadolu’nun işgali ile neredeyse Türklerin tarihte ilk kez vatansız kalması aşamasına gelmesine sebep olmuştur. Sevr geçekleşseydi kızgın çöllerde çobanlığa düşecek Türk milletini, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Kurtuluş Savaşı kurtardı.  Aslında bugün, 97. Yılını idrak ettiğimiz Lozan Barış Anlaşmasıyla yırtılıp çöpe atılan Sevr Haritası, emperyalizmin 18. Yüzyıldan itibaren Türklere biçtiği vizyonun bir yansımasıydı. Yunanistan’ın kurulması; 93 Harbi sonrası Kıbrıs’ın, Balkan Savaşlarında Ege Adalarının kaybı; İkinci Dünya Savaşı sonunda 12 Adaların Yunanistan’a bırakılması hepsi Türkiye’nin denizlerden koparılmasına yönelikti. Sevr haritası, açık deniz ve okyanuslardan koparılmış, her taraftan kuşatılmış, bir daha Avrupa’ya asla tehdit olamayacak şekilde Türkleri karaya gömen bir haritaydı. Bu haritaya Türkiye önce Kurtuluş Savaşı ve Lozan Anlaşması daha sonra Montreux Sözleşmesi ve Hatay’ın Anadolu’ya katılmasıyla gereken cevabını verdi. Ancak emperyalizm asla vaz geçmediğini Atatürk’ün vefatından sonra hatırlattı. Bugün de emperyalizmin inatçı tutarlılığını Suriye’den Libya’ya; Irak’tan Azerbaycan’a Karadeniz’den Ege ve Doğu Akdeniz’e her türlü kışkırtma ve tehdit ile yaşıyoruz.

NATO VE EMPERYALİZM

Türkiye’nin 1946 sonrası Avrupa-Atlantik blokta yer alması ve 1952 sonrası NATO üyeliği Anadolu jeopolitiğini emperyalizm emrine sundu. Türkiye, kara cephesinde ucuza mal edilen askeriyle Sovyet tümenlerini durduracak; havada da gerekirse nükleer silahlar başta olmak üzere Washington planlarına göre verilen görevleri yerine getirecekti. Denizde Türkiye’nin görevi Karadeniz ile sınırlandırılmıştı. Emperyalizm, denizlerde ve okyanuslarda ilerde kendine rakip olabilecek yeni oyunculara tahammül etmez. Türk deniz gücü kıyılarda kalmalıydı. Bu durum içimizdeki karacı yönetici elitin de işine geldi. Örneğin, çevre denizlerde NATO sorumluluk sahaları tahsis edilirken, Ege ve Doğu Akdeniz’i Yunanistan’a bırakacak kadar aymazlık içinde kaldık. Eğer 1963 Kıbrıs krizi ortaya çıkmasaydı, NATO’nun ışıltısıyla büyülenmiş Türkiye yöneticileri, Akdeniz ve Ege’de deniz tatbikatı yapmayı bile düşünemeyecek duruma gelmişlerdi. Deniz Kuvvetlerinin uyanışı Kıbrıs’ta 1963 kanlı Noeli ile başladı ve 11 yıl sonra Türkiye, 20 Temmuz 1974 günü emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşından sonra ikinci zaferini elde etti. O gün emperyalizmin Türkiye’yi güneyden kuşatmasına son verildi. Artık Deniz Kuvvetleri için Ege ve Akdeniz’deki hayati hak ve çıkarların korunması ve geliştirilmesi gereken en önemli ve öncelikli değerlerdi.

Makalenin Tamamı İçin Linki Tıklayınız!..

http://www.bncmedyahaber.com/yazar-21-yuzyilda-mavi-vatan-nedir-101.html

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.