Metin Doğan gördüğü bir rüyayı aktarıyor; "Metin, sen öldün. Ama seni dünyaya tekrar göndereceğiz. 35 yaşında öldüğün bu güne kadar tekrar yaşayacaksın. Ama 35 yaşına geldiğinde, aynı günde, aynı saatte tekrar öleceksin. Sana ikinci bir kıyâk olarakta; 35 yaşına kadar ne yaşamak istersen, onları yaşayacağın bir hayatın olacak. Önünde ki o defter ve kalem, yaşamak istediğin şeyleri yazman için var," der.
Metin Doğan’ın rüyasını sizler görseniz acaba o kağıda neler yazardınız? Neler yaşamak istediniz? Boğazın hangi köşkünü tercih ederdiniz. Arabanız Ferrari mi olurdu yoksa Jaguar mı? Belki de nostalji tutkunu olup 60 model bir Mustang’e binerdiniz. Yatınızla hangi koylarda gezerdiniz? Bodrum, Marmaris, Datça, belki de Karadeniz’in hırçın dalgalarını sever, büyük bir gemi alırdınız kendinize… Güzel bir jet alıp çorba içmeye giderdiniz Paris’e… Tatilinizi çarşaf gibi denizi olan Şeyseller’de yapardınız belkide, ama bunların hiç biri mutluluk değil. Metin Doğan, mutluluğun sırrını anlatıyor, gerçek mutluluğu kendisinden dinleyelim:
Para bu dünyada yaşamak için bir araçtı, eğer ben, bunu amaç haline getirirsem yaşamayı kaçırırım korkusuydu. Bu yüzden hep ihtiyacım kadar para kazandım bu güne kadar.
Çok çalışarak artırılan paralar benim için banka cüzdanındaki sıfırlardan ibaretti ve öldüğünüzde yanınızda götüremeyeceğiniz sıfırlar.
Ben ise artırdığım zamanla, 20 yıldır her zaman aynı anda 2 tane farklı spor yaptım. Kitap okudum. Motorsikletle gezdim. Güneşin batışını-doğuşunu izledim. Akıllı telefonlara geçmemeye 40 yaşına kadar direndim. Facebook gibi sosyal medya araçlarında uzak durdum.
Dağdaki çobanından tutunda üniversitede ki profesörüne kadar herkesi esir alan bu sistemin, beni de esir almasından korktum. Çünkü hayat çok kısaydı ve hiç bir dakikası boş yere harcanmamalıydı.
Kendi nefsimden yani egomdan dolayı da hiç kimseyle de kavga etmeyince, etrafımda hiç düşman kalmamıştı. Çünkü o düşmanları yaratan egomdu. Düşman yok, ego vardı. Egonuzu yok ettiğinizde hiç düşmanınızda olmuyordu. Düşmanınız olmadığında, dünyanın en mutlu insanı oluyordunuz.
Uykuyu; komanın farklı bir türü olarak düşündüğümden dolayı da çok az uyurdum. 4 saatlik uyku fizyolojik ihtiyacımı karşılıyordu. Daha fazlasını uyumak ise keyfi bir ihtiyaçtı. Keyfimden dolayı 4 saat yerine 8 saat uyursam eğer fazladan uyuduğum 4 saat bir günün 6'da 1'ine denk geliyordu. Bunu da ömrün 6'da biri olarak düşündüğümde korkunç bir rakamla karşılaşınca, 70'ime geldiğimde "Bu dünyada ne yapamadın?" sorusuna "Keşke daha fazla uyusaydım. " demeyeceğimden emin olarak 20 yaşından sonra hep 4 saat uyudum. Keyfi ihtiyaçlarımı uyuyarak geçirmedim.
15 Temmuz Kahramanlarından Metin Doğan’ın hayat hikayesini “Bir Nefsin Anatomisi” başlıklı yazısından okuyabilirsiniz. Yazının tamamını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız…
http://bncmedyahaber.com/yazar-bncmedyahabercom-yazari-metin-dogan-kimdir-bir-nefsin-anatomisi-94.html
Metin Doğan gördüğü bir rüyayı aktarıyor; "Metin, sen öldün. Ama seni dünyaya tekrar göndereceğiz. 35 yaşında öldüğün bu güne kadar tekrar yaşayacaksın. Ama 35 yaşına geldiğinde, aynı günde, aynı saatte tekrar öleceksin. Sana ikinci bir kıyâk olarakta; 35 yaşına kadar ne yaşamak istersen, onları yaşayacağın bir hayatın olacak. Önünde ki o defter ve kalem, yaşamak istediğin şeyleri yazman için var," der.
Metin Doğan’ın rüyasını sizler görseniz acaba o kağıda neler yazardınız? Neler yaşamak istediniz? Boğazın hangi köşkünü tercih ederdiniz. Arabanız Ferrari mi olurdu yoksa Jaguar mı? Belki de nostalji tutkunu olup 60 model bir Mustang’e binerdiniz. Yatınızla hangi koylarda gezerdiniz? Bodrum, Marmaris, Datça, belki de Karadeniz’in hırçın dalgalarını sever, büyük bir gemi alırdınız kendinize… Güzel bir jet alıp çorba içmeye giderdiniz Paris’e… Tatilinizi çarşaf gibi denizi olan Şeyseller’de yapardınız belkide, ama bunların hiç biri mutluluk değil. Metin Doğan, mutluluğun sırrını anlatıyor, gerçek mutluluğu kendisinden dinleyelim:
Para bu dünyada yaşamak için bir araçtı, eğer ben, bunu amaç haline getirirsem yaşamayı kaçırırım korkusuydu. Bu yüzden hep ihtiyacım kadar para kazandım bu güne kadar.
Çok çalışarak artırılan paralar benim için banka cüzdanındaki sıfırlardan ibaretti ve öldüğünüzde yanınızda götüremeyeceğiniz sıfırlar.
Ben ise artırdığım zamanla, 20 yıldır her zaman aynı anda 2 tane farklı spor yaptım. Kitap okudum. Motorsikletle gezdim. Güneşin batışını-doğuşunu izledim. Akıllı telefonlara geçmemeye 40 yaşına kadar direndim. Facebook gibi sosyal medya araçlarında uzak durdum.
Dağdaki çobanından tutunda üniversitede ki profesörüne kadar herkesi esir alan bu sistemin, beni de esir almasından korktum. Çünkü hayat çok kısaydı ve hiç bir dakikası boş yere harcanmamalıydı.
Kendi nefsimden yani egomdan dolayı da hiç kimseyle de kavga etmeyince, etrafımda hiç düşman kalmamıştı. Çünkü o düşmanları yaratan egomdu. Düşman yok, ego vardı. Egonuzu yok ettiğinizde hiç düşmanınızda olmuyordu. Düşmanınız olmadığında, dünyanın en mutlu insanı oluyordunuz.
Uykuyu; komanın farklı bir türü olarak düşündüğümden dolayı da çok az uyurdum. 4 saatlik uyku fizyolojik ihtiyacımı karşılıyordu. Daha fazlasını uyumak ise keyfi bir ihtiyaçtı. Keyfimden dolayı 4 saat yerine 8 saat uyursam eğer fazladan uyuduğum 4 saat bir günün 6'da 1'ine denk geliyordu. Bunu da ömrün 6'da biri olarak düşündüğümde korkunç bir rakamla karşılaşınca, 70'ime geldiğimde "Bu dünyada ne yapamadın?" sorusuna "Keşke daha fazla uyusaydım. " demeyeceğimden emin olarak 20 yaşından sonra hep 4 saat uyudum. Keyfi ihtiyaçlarımı uyuyarak geçirmedim.
15 Temmuz Kahramanlarından Metin Doğan’ın hayat hikayesini “Bir Nefsin Anatomisi” başlıklı yazısından okuyabilirsiniz. Yazının tamamını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız…
http://bncmedyahaber.com/yazar-bncmedyahabercom-yazari-metin-dogan-kimdir-bir-nefsin-anatomisi-94.html