Son günlerde sosyal medyada ve yazılı görsel basında ideolojik kimlikler üzerinden yürütülen savaşlar, Türkiye’nin bütünlüğünü ve huzurunu tehdit ediyor. Her biri ayrı bir ideolojik cepheye ait gibi çatışan gruplar, aslında görünmez bir düşmanın oyuncağı haline gelmiş durumda. Peki, bu savaş kime yarar sağlıyor?
Gerçek şu ki, Türkiye’nin işine gelmeyen bu kutuplaştırma ve ideolojik savaşlar, ülkenin bölünmesini ve zayıflamasını hedefleyen karanlık güçlerin işine yarıyor. Bu güçler, Türkiye’yi parçalayıp bölüp yutmak isteyenlerdir. İsimleri çoktan belirlenmiş olan bu güçler, ideolojik kimlikler üzerinden toplumu kutuplaştırarak ve yıpratarak Türkiye’yi içten içe zayıflatmayı amaçlıyorlar.
Hiç düşündünüz mü Türkiye’de kaç farklı ideolojik yapı bulunduğunu? İşte aklıma gelenleri yorumsuz bir şekilde isimlendirip ideolojik amaçlarını sıralamaya çalışayım.
Milliyetçilik: Türk milliyetçiliği veya Türk-İslam sentezi gibi milliyetçi ideolojiler.
Laiklik: Laiklik ilkesine vurgu yapan veya bu ilkeyi savunan gruplar.
İslamcılık: İslam temelli politik veya toplumsal hareketleri içeren gruplar.
Sol İdeolojiler: Sosyalizm, komünizm veya sol popülist ideolojileri savunan gruplar.
Sağ İdeolojiler: Muhafazakâr, liberal veya sağ popülist ideolojilere vurgu yapan gruplar.
Kürtçü Hareketler: Kürt milliyetçiliği veya Kürt haklarına vurgu yapan gruplar.
Alevilik: Alevi inancına dayalı topluluklar ve örgütlenmeler.
Çevrecilik: Çevre ve doğa koruma konularına odaklanan gruplar.
“Kürtçü Hareketler” başlığı altında bile birden fazla farklı akım ve görüş bulunmaktadır,
Kürt Milliyetçiliği: Kürt kimliğine vurgu yapan ve Kürtlerin kültürel, dil ve siyasi hakları için mücadele eden gruplar.
İslamcı Kürt Hareketleri: Kürt kimliği ile İslam’ı birleştirmeye çalışan veya İslami prensiplere dayalı siyasi mücadele yürüten gruplar.
Sol Kürt Hareketleri: Sosyalist veya komünist ideolojilere sahip olan ve Kürt meselesini bu bağlamda ele alan gruplar.
Feminist Kürt Gruplar: Kürt kadınlarının haklarına vurgu yapan ve cinsiyet eşitliği için mücadele eden feminist Kürt grupları.
LGBTİ+ Kürt Aktivistler: Kürt LGBTİ+ (Eşcinsel) kişilerin haklarını savunan ve cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı mücadele eden gruplar.
Kürt Siyasi Partileri: Kürtçülük temelinde siyasi mücadele yürüten ve Kürtlerin siyasi temsilini amaçlayan partiler.
Devam edelim…
Feminizm: Cinsiyet eşitliği ve kadın haklarına vurgu yapan gruplar.
Çocuk Hakları Savunucuları: Çocuk haklarına odaklanan ve çocukların korunması ve gelişimi için çalışan gruplar.
Engelli Hakları Savunucuları: Engelli bireylerin haklarını savunan ve toplumsal katılımı destekleyen gruplar.
LGBTİ+ (eşcinsel) Hakları Savunucuları: LGBTİ+ (eşcinsel) haklarına vurgu yapan ve cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı mücadele eden gruplar.
Çeşitlilik ve Hoşgörü: Etnik, dini, kültürel çeşitliliği savunan ve hoşgörüyü teşvik eden gruplar.
Hayvan Hakları Aktivistleri: Hayvan haklarını savunan ve hayvanlara karşı kötü muameleye karşı mücadele eden gruplar.
Öğrenci Hareketleri: Üniversite veya lise öğrencileri tarafından oluşturulan ve genellikle eğitim sistemine, öğrenci haklarına odaklanan gruplar.
İnsan Hakları Savunucuları: Genel olarak insan haklarına vurgu yapan ve evrensel insan haklarını savunan gruplar.
Bunlar aklıma gelenler daha da çoğaltmak mümkün. İşte bu ideolojik yapıları birleştirip kaynaştırmak yerine, bazıları hiçbir şekilde diğerleriyle uyumlu olmayan kabul edilmesi mümkün olmayan bir ideolojiyi, örneğin eşcinsellik gibi, belirli ideolojileri savaştırarak, kutuplaştırarak ve yok ederek birbirlerini yıpratmayı amaçlayan bu oyuna gelmemeliyiz. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’den başka bir Türkiye yoktur. Ülkemize sahip çıkmalı, bu tür oyunlara karşı uyanık olmalı ve birlik içinde dimdik durmalıyız. Bu kutuplaştırıcı tuzaklara düşmemeli ve Türkiye’nin birliğini korumak için kararlılıkla hareket etmeliyiz.
Ancak unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin gerçek düşmanları sadece dışarıda değil, aynı zamanda içeride de bulunmaktadır. Bu iç düşmanlar, kendi çıkarları için milletin birliğini ve beraberliğini göz ardı ederek, ideolojik farklılıkları körükleyip toplumu bölmekte ve zayıflatmaktadır. İşte tam da burada önemli bir gerçekle yüzleşiyoruz: Bu tür ideolojik kavgaların içinde yer alanları vatan haini olarak nitelendirmek dahi zor. Çünkü onlar hiçbir zaman Türkiye’nin yanında durmadılar, hep ait oldukları odakların adamı oldular.
İşte bu nedenle, bugün karşımızdaki asıl tehdit, bombalarla, silahlarla değil, kelimelerle, yazılı görsel basınla, telefon, tablet, televizyon, bilgisayar, (3T 1B) sosyal medya paylaşımlarıyla ve kutuplaştırıcı söylemlerle gizlice içimize sızan bir düşmandır. Türkiye’nin ayakta kalması ve güçlenmesi için, bu görünmez düşmana karşı birlik olmak ve safları sıklaştırmak gerekmektedir. İdeolojik kimlikler üzerinden yürütülen savaşlara kapılmak yerine, millet olarak birlik ve beraberlik içinde hareket etmeli ve bu tuzağa düşmemeliyiz. Unutmayalım ki, birlikte olduğumuz sürece, bu görünmez düşmanların oyunlarına karşı durabilir ve Türkiye’nin geleceğini güvence altına alabiliriz.
Ve yine unutmayalım, ideolojimiz ne olursa olsun, yöneleceğimiz başka bir Türkiye yok! Bu topraklar bizim evimizdir, burada birlikte yaşıyoruz ve bu birliği korumak bizim en kutsal görevimizdir.
|
||
|