Gelinen son noktada, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) alışılagelmişin ötesinde bir skandal imza attığını görmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin en üst düzey futbol organizasyonunun, Siyonist bağlantılara sahip bir fast-food firması ile sponsorluk anlaşması imzalamış olması, kamuoyunda büyük bir infiale neden oldu. Ancak, tepkiler sadece ticari bir anlaşmanın ötesinde; bu durum, siyasi, etik ve insan hakları boyutlarıyla da ele alınması gereken bir sorunu gündeme getirdi.
İlk olarak, bu sponsorluk anlaşmasının meşruiyetini sorgulayan birçok vatandaşın argümanı, söz konusu firmanın İsrail’in Filistinlilere yönelik tarihsel soykırım ve zulümlerine katkıda bulunması üzerinedir. Filistin topraklarında yaşanan insan hakları ihlalleri ve zulümler dünya genelinde büyük bir infiale neden olmuşken, TFF’nin böyle bir firmanın sponsorluğunu kabul etmesi, Türk futbolunu zor bir pozisyona sokmuştur.
Özellikle sosyal medyada gelişen tepkiler, sadece sporun sınırlarını aşarak toplumsal bir meseleye dönüşmüş durumda. Taraftar gruplarının ve sivil toplum örgütlerinin başlattığı kampanyalar, sponsorluğa karşı duyulan rahatsızlığın ve tepkinin büyüklüğünü gösteriyor. Türk futbolu, taraftarların destek ve katılımı olmadan ayakta kalamaz; bu nedenle, bu tür skandal anlaşmalara karşı çıkışlar, futbol camiasının itibarını koruma adına oldukça hayati bir rol oynamaktadır.
Sponsorluk anlaşmasının bir diğer kritik noktası, firmanın ürünlerinin içerdiği zararlı maddeler ve insan sağlığına etkileridir. Gıda güvenliği konusu, her geçen gün daha da önem kazanırken, bu firmanın ürünlerinin sağlıklı beslenme kriterlerine uygun olup olmadığı sorgulanmaktadır. Bu bağlamda, bazı uzmanlar, firmanın ürünlerinde kullanılan yapay maddelerin vücutta çözünmeden kalması ve uzun yıllar bozulmadan durmasıyla ilgili endişeleri dile getiriyorlar.
Diğer yandan, sponsorluk anlaşmasının bir diğer can alıcı noktası, firmanın ürünlerinin içerdiği zararlı maddeler ve bunların insan sağlığına etkileridir. Örnek verecek olursak Bir ABD vatandaşının 25 yıl önce aldığı menünün hala bozulmamış olması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Gastroloji uzmanlarının belirttiği gibi, normal şartlarda bu tür gıdaların doğada çözünmesi ve bozulması beklenir. Ancak, bu firmanın ürünlerindeki yapay maddelerin vücut tarafından eritilememesi, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve obezite sorunlarını tetikleyebilir.
Bu durum, beslenme alışkanlıklarımızın, sağlığımız üzerindeki etkilerini düşünmemiz gerektiğini vurguluyor. Yapay maddelerin uzun vadeli etkileri ve obezite gibi sorunlarla olan ilişkisi, tüketicilerin daha bilinçli tercihler yapması gerektiğini gösteriyor. Ancak, TFF’nin bu noktada sorumluluk alması ve sağlıklı yaşam değerlerini destekleyen sponsorluk anlaşmalarına öncelik vermesi beklenirdi.
Bu bağlamda 99’u Müslüman dediğimiz bir ülkede Müslümanların gözünün içine baka baka bu tür kararlar alınması kabul edilemez. Bakara Suresi’ndeki 204. ayette geçen “Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah’ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır” ifadesi, insanların yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, düzeni ve huzuru bozan kişileri temsil eden bir uyarıyı içermektedir.
Bu ayet, şahısların iç dünyasındaki niyetlerin ve sözlerin dışa yansıyan davranışlara etki ettiğini vurgular. Allah’a karşı içten bir bağlılık gibi görünen niyetlerin, kişinin işbaşına geçtiğindeki eylemlerinde nasıl değişebileceğini anlatır. “Yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar” ifadesi, bu kişilerin toplum düzenini sarsıcı, zarar verici ve huzursuzluk oluşturucu faaliyetlere girişebileceğini anlatır.
Bu ayet, insanların sözleri ve eylemleriyle dünya üzerindeki dengeyi ve huzuru etkileyebileceklerini, bu etkilerin genellikle içsel niyetlerinden kaynaklandığını ifade eder. Aynı zamanda, insanların dünya hayatındaki davranışlarının Allah’ın gözetimi altında olduğunu ve bu davranışlara dikkat edilmesi gerektiğini vurgular.
Bu bağlamda, TFF’nin Siyonist bağlantılara sahip bir firmayla yaptığı sponsorluk anlaşması, Bakara Suresi’nde geçen bu ayetle birlikte düşünüldüğünde, toplumsal değerlere ve huzura zarar verebilecek nitelikte bir adım olarak değerlendirilebilir. İnsanların işbaşına geçtiklerinde sergiledikleri davranışların, içsel niyetlerinden kaynaklanan bir şekilde toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekmek adına bu ayet, düşündürücü bir anlam taşımaktadır. TFF’nin bu minvalde yaptığı sponsorluk anlaşmasını bir kez daha düşünmesi gerekir.
Son olarak, spor, sadece bir eğlence aracı değil, toplumsal bir barometredir. Spor organizasyonlarının ve kulüplerin, sponsor seçimlerinde ve imzalanan anlaşmalarda daha duyarlı ve etik bir tavır sergilemeleri, toplumsal değerlere uygun bir duruş sergilemeleri, gelecek nesillere daha sağlıklı ve etik bir spor ortamı bırakmaları açısından kritiktir. Bu skandal anlaşmanın, sporun temel değerlerini koruma adına bir uyarı niteliğinde olmasını umut ediyoruz. Gelecekte, TFF gibi kurumların, sponsorluk anlaşmalarını yaparken toplumun genel ahlak değerlerini, siyasi hassasiyetlerini ve sağlık standartlarını gözetmeleri, sadece futbol camiasına değil, tüm topluma hizmet eden bir duruş sergilemeleri elzemdir. Bu, sporun gücünü doğru bir şekilde kullanmanın ve toplumsal etki ve fayda sağlamanın önemini bir kez daha hatırlatmalıdır.
|
||
|