ŞİDDETE HAYIR! KADINA YÖNELİK ŞİDDET” SÖYLEMİNE DE HAYIR
Daha ne kadar algılar üzerinden tetiklenecek, farkında olmadığımız ellerde maşa olmaya devam edeceğiz. Daha ne kadar düşünmeden hareket edecek, yaşantımıza, fıtratımıza ters düşeceğiz? Sahi daha ne kadar bu kimlik karmaşasında boğulacak, inancımızın aksine inandırılmak istenenlerle gün geçireceğiz.
Şiddetin her türlüsüne şiddetle karşı olduğumuz kadar, şiddetin “kadına yönelik şiddet” kavramı ile ayrıştırılmasına da karşıyız. Şimdi buradan yol bulup şiddete karşı değilsiniz algısı oluşturmak isteyenler mutlaka çıkacaktır. Baştan söylemeliyim ki bu yazıda kimseye öyle bir yol açılmayacaktır. Şiddet, kadın, erkek, çocuk, hayvan kategorilerine indirgenemeyecek kadar geniş ve tehlikeli bir söylem. Fakat en az bu tehlike kadar tehlikeli bir şey daha varsa o da şiddet kavramının ayrıştırılarak toplumda daha farklı bir şiddet kanalı açılmasına sebep olmaktır. Yaşanan tüm elim şiddet olaylarını elbette büyük bir kederle içimizde hissediyoruz. Tüm hukuki süreçlerin en katı yaptırımlarla uygulanmasını elbette talep ediyoruz. Bu alanda söylenebilecek yeni şeyler kaldığını düşünmediğim için şimdi size yeni şeyler söyleyerek sizleri, farklı bir açıdan bakmaya davet ediyorum. Yakın zamanda X şehrimizde yayınlanan bazı billboard içeriklerinde yer verilen ifadeler şu şekilde;
“Kurtlar çok güçlüdür ama hiç birisi bu gücünü eşine karşı kullanmaz.
Ayılar bir sığırı tek darbede öldürebilirler ancak eşlerine saldırmazlar”
Çok iddialı ve haklı geliyor kulağa. Kulağımıza hoş gelen pek çok şey gibi derinliğine inmeden paylaşım yapmak da bu dijital çağın en müzmin alışkanlıkların biri öyle değil mi? Anında kapıldığımız rüzgârla başlıyoruz güya kadınları savunmaya. Kadınları savunmak perdesi arkasında, şiddet eylemini gerçekleştiren canilerin yanında, masum olan milyonlarca erkeği de potansiyel şiddet uygulayıcısı haline getirip yerden yere vuruyoruz. Bir şeyi savunmak için başka bir şiddeti yani masum insanları itham etmeyi seçtiğimizin ise çoğu zaman farkında bile değiliz. Düşünsenize eşinizi, oğlunuzu, babanızı, kardeşinizi dahi içine alan bu genellemelerle “hiçbir hayvan, eşine saldırmaz, hiçbir hayvan eşine şiddet uygulamaz” derken sanki şiddet eyleminin ana sebebi erkeklerin erkek olması gibi garip bir hezeyanın içine çekiliyor tüm zihinler. Peki tepkimizi göstermeyelim mi evet gösterelim. Öncelikle tepkimizi “kadın” kelimesine yapılan şiddete ve “kadın” kelimesini kullanarak kadınları acizleştiren, tüm erkekleri çok afedersiniz ama hayvandan daha aşağı varlıklarmış gibi düşündüren algılara gösterelim. Şiddetin kadını erkeği olmaz diye başlayalım söze. Şiddetin sebebi erkeklerin erkek olmasından kaynaklı değildir. Dolasıyla çözümü de erkek çocuklara kız oyunları oynatmak, kız çocuklarını ise erkek gibi yetiştirmek hiç değildir. Öncelikle fıtratın gereği ne ise onu bilmek ve oradan başlamak gerekir. En önemli referans noktamız olan yaratılış sırrına baktığımızda Allah kadın ve erkeği eşit yaratmamış, eş olarak birbirilerini tamamlar nitelikte yaratmıştır. Bu hakikati bırakıp ikisini de aynı yapmaya çalışmak fıtrata münafi bir tavır olduğu gibi, iddia edildiği üzere şiddeti önleyecek bir yaklaşım da asla değildir. Çözüm bu değil, bu sadece bize çözümmüş gibi gösterilmek istenen bir projektördür. Projektörle gösterilmek istenilen taraf aydınlatılırken, asıl fark edilmesi gerekenler karartılmaktadır. İlla çözüm arıyorsanız bu çözüm cahiliyye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömen bir toplum içinde cesaretle kız çocuğunu omzunda taşıyan bir rehberin izinden gitmektir. Asıl çözüm kadınları eşlerine emanet eden veda hutbesinde gizlidir. Bunları bilmeyip sloganlar üzerinden rota çizen günümüz insanı ise “kadının sıkıntı yaşadığı tek coğrafya islam coğrafyasıdır” diye olta atanlara yem olmaktan başka çare bulamayacaktır. Zira islam coğrafyalarda değil onu anlatan kitaplarda ve yaşayan gönüllerde aranmalıdır. Trajikomik başka bir nokta ise islamla uzaktan yakından alakası olmayan, cinayet diye nitelendirilen hallerden islam coğrafyasını sorumlu tutmak, hedefe ise Müslümanları koymaktır. İslam ne der diye düşünmeyen bir toplumdan, islam yüzünden diye başlayan bir boyuta geçmek en büyük akıl çıkmazıdır. Doğru birileri fena halde akıl oyunları oynarken üzerimizde, kara bir büyü gibi çöker algılar üstümüze. Bu algıları yıkmak için tek çare ise fıtrat gerçeğini araştırıp uygulayan, islamın kutsal saydığı aile gerçeğinde. Kadını, emaneti olarak gören, erkeği evinin direği olarak bilen birbirlerini önce Allah için seven aile fertlerinde.
|
||||||||||||||
|