Reklamı Geç
YAZARLAR
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
10 Ağustos 2022 - Çarşamba 23:30

Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?

Hayatımızın son 3 yılı olağanüstü küresel bir salgın, yani pandemi dönemiyle geçti. Tarihi vesikalarda okuduğumuz, Avrupa kıtasını kasıp kavuran veba salgını gibi önemli olayları dahi gölgesinde bırakacak kadar geniş kapsamlı bir süreçti. Çünkü insanlığın en hareketli olduğu, seyahat ve iletişimin en yoğun olduğu zamanlardayız. Çin'in bir şehrinde başladığı söylenen salgın hastalığın, kısa sürede dünya turnesine çıkabilmesi normal kabul ediliyor artık.

 

Her insan insan gibi benim de bu pandemi konusunda kişisel görüş ve tespitlerim var elbet. Ancak görevim ve konumum gereği en azından nötr kalmam gerekiyor. Bu yazımda, her vatandaşın dikkatini çeken kalp krizi odaklı ani ölümlerin sıklığının nedenlerini öğrenme ihtiyacımıza vurgu yapmak istiyorum. Çünkü, artık neredeyse sıradanlaşmaya başlayan bu ani ve özellikle genç ölümlerin anormalliğini fark etmek için sağlık personeli olmaya bile gerek yok!

 

Özellikle enflasyon konulu rapor ve tespitleri son derece şüpheli ve sorunlu olarak görülse de TÜİK'in istatistik anlamda özgünlüğü ve resmi yetkinliği ortadadır. Ölüm istatistikleri için baktığımızda son verilerin 2018 yılına ait olduğunu görüyoruz. TÜİK dışında sağlık verilerinde diğer bir veri kaynağımız da Sağlık Bakanlığı web sitesidir. Sağlık Bakanlığının yayınladığı "Sağlık İstatistikleri Yıllığı" da 2019 yılında kalmıştır.

 

2020 ve 2021 yılı ölüm istatistikleri son derece kritik olduğu halde açıklanmaması araştırmacılar ve kamuoyu açısından şüpheli ve güven kaybedici bir yaklaşımdır. Öyle ki, hemen her kesimden kalp krizi nedenli yaşlı veya genç ölümlerin dikkatleri çekecek frekanslarda (sıklık) seyretmesinin doğurduğu karanlık alan yüzünden, aşı veya ilaç uygulamaları açısından haklı veya haksız yorumlar ve teoriler kurulmasına neden olmaktadır.

 

Google Akademik üzerinden pandemi sonrası ölüm nedenleri hakkında bilimsel makale araştırması yaptığımda sadece 1 adet ve 2020 yılının ilk aylarını kapsayan çalışma gördüm. Veri kısıtlılığı ve aşılama gibi uygulamaların henüz yerleşmemiş olması nedeniyle  bu çalışma yeterli ve kapsamlı değildi. Covid-19 gibi özel bir etkene bağlı olmaksızın tüm ölümlerin irdelenmesi ve 2019 yılına göre anlamlı bir düzeyde ölüm nedenleri açısından bir değişikliğin olup olmadığının tespiti gerekir.

 

Araştırmacıların ve kamuoyunun merakla beklediği 2020 ve 2021 ölüm istatistikleri açıklanana kadar son veriler üzerinden durum tespiti yapmaya çalışalım.

 

TÜİK verilerine göre Türkiye'deki toplam ölüm nedenlerinin 2017 ve 2018 yılı dağılımını aşağıdaki tablodan görebiliriz. Kalp Krizinin de yer aldığı dolaşım sistemi hastalıklarının 2018'de bir miktar azalarak yüzde38,4 şeklinde tespit edildiğini anlıyoruz. Kanser ve diğer nedenler de sırasıyla verilmiş. Hemen altındaki şekilde ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2019 yılı değerlerini gayet şık bir grafikte izliyoruz. Dolaşım sistemine bağlı ölümlerin azalma trendinin sürerek yüzde37 bandına geldiğini, bir diğer önemli ölüm nedeni olan kanser hastalıklarının da yüzde18 seviyesinde olduğunu anlıyoruz. Acaba bu verilerin 2020 ve 2021 değerleri nedir? Bilmek istiyoruz!

 

Ölüm nedenlerinin dağılımı, 2017, 2018 (TÜİK)


 

 

Ölüm nedenlerinin OECD ülkelerindeki oranlarıyla karşılaştırdığımızda kansere bağlı ölümlerin Türkiye'de yüzde 6 oranında daha az görüldüğü belli oluyor. Bu veriler tam gerçeğe uygun mu, kayıt eksiği veya hatası var mı diye sormak gerekli olsa da, alkol ve beslenme alışkanlığı, doğal beslenme, sağlıklı çevre gibi nedenlerle ülkemiz lehine doğruluğuna yürekten inanmak isteriz. Öte yandan OECD ülkelerine göre yüzde 7 oranında fazla seyreden Dolaşım Sistemine bağlı ölümler hakkında teyakkuza geçmemiz gerektiği de açıktır.

 

 

Sağlıklı bilgi ve şeffaflığın olmadığı yerlerde provokasyon, şaibe, komplo ve suistimal gibi istenmeyen gelişmelerin yaşanacağı açıktır. Özellikle genç ölümleri açısından baş şüpheli olarak işaret edilen mRNA  aşıları hakkında haksız olabilecek yargıların yerleşmesini önlemek ve devletin sağlık politikalarına olan güveni yüksek tutmak açısından, adeta salgın gibi hissedilen kalp krizine bağlı ölümlerin ciddiyetle araştırılmasını ve kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz. Üniversitelerimizin bu konudaki suskunluğu da rahatsız edici bir durumdur. Pandemi sürecine dahil olan Bill Gates gibi geçmişi ve projeleri şaibeli kişi ve kuruluşların rahatsız edici söylem ve tavırları da olağan şüpheleri körükleyen bir durumdur. Bu vesile ile DSÖ'nün de güvenilmez kurumların başında geldiğini, etik olmayan fon kaynakları ve çelişkili kararları ile bu gerçeğin gizlenemez noktaya ulaştığını belirtmek zorundayım.

 

Bize başkalarından hayır yok! Yetişmiş değerlerimizi ve yetişmekte olan gencecik fidan gibi neslimizi tehdit eden bu ani kalp krizi ile ölüm dalgasını aydınlatmak ve mümkün olan her tedbiri almak konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın da farklı düşünmediğine eminim. Belki de her konuda olduğu gibi bu ölümlerin araştırılması için de kendisinden TALİMAT bekliyorlardır! Sayın Cumhurbaşkanımızın bu talimatı vermesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.


YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-basibos-kopek-terorunun-sorumlusu-belediyelerdir-828.html

 


 

Kaynaklar:

TÜİK Ölüm İstatistikleri Bülteni: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Olum-Nedeni-Istatistikleri-2018-30626

Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2020: https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/43399,siy2020-tur-26052022pdf.pdf?0

 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Vatandaşa Banknot Zulmü Neden Yapılıyor?
Doğruyu Söylemekle Doğruyu Yaşamak Aynı Şey Değildir!
Sağlık Sistemimizi Çökerten Taşeronlaşma ve Kışkırtılmış Talep Sorunları
Türkiye Varlık Fonu’nu Anayasamıza Uymaya Davet Ediyorum!
Anayasa Değişikliği Yapılacaksa İstediklerimiz ve İstemediklerimiz Nelerdir?
Devlet Memurlarının Talepleri Nelerdir?
İklim Dayatmalarını Ne Kadar Biliyoruz?
Çoktan Kaybettiğimiz Bir Cephe: #Pornografi
Siyonizmle Mücadele Helal Gıdadan Başlar!
Yargı Paketlerinde Neler Olmalıydı?
Karşılıksız Çeke Ceza Varsa, Karşılıksız Vaatlere de Olmalı!
Başıboş Köpekler İçin Kim, Ne Diyor?
Emeklilere Yapılan Haksızlıklar ve Sonuçları
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
Aşk Olsun Sana HAMAS!
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
Kimler Bakan OLMASIN?
Mağdur Zorbalığı
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
YÖK Mağduru Akademisyenler
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
Boşanmanın Davası Olur mu?
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
Ben Babamdan Öğrendim!
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında