Bir Ramazan-ı şerif-i daha, acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Yine bazı edepsizler-hayâsızlar mübarek Ramazan ayını Müslümanlara zehir etti. Kimi, Kadir Gecesi kadeh tokuşturdu. Kimi, belediyelerin ramazan etkinliği için tertip ettiği sahnelerde mabatlarını salladı. Ramazan etkinliği adı altında Müslümanların maneviyatına fütursuzca el uzatıldı. Saygısız davranıldı.
Bir Ramazan etkinliğinin nasıl yapıldığını düşünebiliyor musunuz? Dev bir sahne, en az bin desibel gücündeki (insanı sağır edecek şiddette) ses sisteminden çıkan davul gürültüleri, kapalı spor salonu ya da açık gösteri merkezlerini tir tir titretiyor. Sahnede zıpır zıpır zıplayan adamlar, Gülşen gibi Aleyna Tilki gibi neredeyse külot ve sutyen ile sahne almalar. Ramazan etkinliği için düzenlenen programda sahneye çıkıp Ramazan-ı Şerif-i çırılçıplak kutlayarak onun manevi yönüne katkı sunan kadınlar. (?!) Şunu söylemek istiyorum. Ramazan ayının maneviyatı müstehcenliğin şehveti ile mecz (birleştirilmiş) edilmiş bir gösteri sunuluyor.
Bunu yapan kim? CHP’nin Antalya Büyük Şehir Belediyesi!. İBB ise bu yarışta yaya kalmış, Ramazan ayı etkinliğinde şarkılarla kadeh tokuşturmuştu hatırlayınız. Bu nasıl bir İslam? Bu nasıl bir Müslümanlık? Bu nasıl bir ahlak, anlamak mümkün değil. Bu yapılanlar dini Mübin’i içten çürütmek mi? İslam'ın içini boşaltmak mı? İnsan hakları mı? Kadına saygı mı? Manevi değerleri müstehcenlik ile birleştirmek mi? Şımarıklıkta azmak mı? Lut kavmine özenmek mi, Pompeo halkını taklit etmek mi? olanları anlamak ve anlatmak mümkün değil!.
Bu enfes (!) etkinlikte davulun şiddeti Semud Kavmi'nin helakını hatırlatır nitelikteydi. Kamer suresi 31. Ayette “Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.” Buyrulmaktadır. Bu azgınlıklar büyük bir felaketin habercisi gibidir. Anladık Yahudi kavmi yeryüzünde fesat çıkararak ahlakı bozarak “Tanrıyı kıyamete zorlamak istiyor.” Biz Müslümanlara ne oldu, üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibiyiz. İtiraz etmiyoruz, yanlış şeyler yapıyorsunuz demiyoruz. Cenab-ı Hak azap meleklerini gönderdiği zaman helak edeceği kavmin içinden iyiler kötüler ayrımı yapmaz. Herkesi sorumlu tutar, herkesi cezalandırır. Çünkü iyilerin suçu; fuhşiyata, azgınlığa, haksızlığa, zulme karşı koymaması ve göz yummasıdır. Allah nemelazımcılığı da suç kabul etmektedir. İnkıraz (yıkılış) sosyolojisinin temeli şudur. Allah'ın takdir ettiği tabii kanunlar istikametinden ayrılmak ve iradi olarak serbest bırakıldığını zannederek yanlış işleri yapmaktır.
Cenab-ı Hak insanı iradi olarak serbest bırakmıştır ama bazı noktalarda iradesini sınırlamıştır. Mesela elinizin bir parmağını kesip bunu burun yapacağım diyemezsiniz ya da ben kulaklarımı keseceğim biraz da böyle gezeceğim diyemezsiniz. Acı dediğimiz bir engelle karşılaşır böyle yapamazsınız. İnsanın iradi hareketi tahdit (sınırlama) edilmiştir. İradi hareketler bir noktaya kadar serbest bırakılmış ve Külli iradenin kanunlarıyla sınırlandırılmıştır. Esasen insan en şedit günahları işleyebilir kanunen suç olmayan ahlaken suç olan aşağılıkların en aşağısı esfeli safilin derecesinde ağır suçlar işleyebilir.
Ahlaki suçların toplumsal olduğu, bütün toplumu ilgilendirdiği ve bütün topluma karşı suç olduğu Cenabı Hakk'ın cezalandırma yönteminden bellidir. Esasen suç topluma karşı değil Allaha karşı işlenmektedir. insana ben ib..yim sana ne, ben eşcinselim sana ne, ben çıplak gezerim sana ne, ben grup seks yaparım sana ne diyemezsiniz. Allah felaketi (cezayı) başınıza yeraltından, bir yanardağ patlamasıyla, depremle, tayfunla ya da bir şimşekle getirebilir. Herhangi bir devleti kudurtup size nükleer bomba arttırabilir. Bu, neden böyle oldu deme!.. Allah'ın zalimleri cezalandırması böyledir. Çok şiddetlidir.
Antalya büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği emsalsiz etkinlikte (!) Ramazan günü, külot -sutyenle sahneye çıkmak, dans edip zıplamak Allah'ın gazabını üzerimize çekmek değildir de nedir?
Kadıköy’de bir birahanenin, kaldırım üzerine attığı masada, kadehleri tokuşturup içki içenlere sarıklı ve cüppeli bir hocanın selam vermesine tahammül edemeyenler, içki içtiği için kendilerine saygı duyulmasını bile istemişti. Bu olaya tüm Türkiye şahitlik etti. Günaha saygı duyulmasını hak olarak talep etmek gibi ilginç işler oluyor. Müslümanlar ve değerler baskı altına alarak sindiriliyor. İnanç değerlerini savunmak suç, azgın değerlere rıza göstermenin, saygılı olmanın adı demokrasi oluyor.
Peki, şimdi soruyorum size, Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman diyoruz. Demokrasi çoğunluk rejimidir diyoruz, referandum demokrasinin vazgeçilmez temelidir diyoruz. Yapılan fena işler için, halk ne der diye soruyor muyuz? Hadi biz ona yüzde 51 diyelim demokratik bir ülkedeyiz ya!.. İşte bu bahsimize konu olan belediyelerden Sünnetullaha saygı duymasını beklemek hakkımız değil midir? Mağfiret ve kurtuluş ayı olan 11 ayın sultanı Ramazan ayında, onun aslına göre program yapılmasını beklemek Müslümanların hakkı değil midir? Kutsallarımızı, donsuzlarla, üstsüzlerle kirletmeyin demek hak değil midir? Allah-ü Azmi Şan bütün zamanlarda bütün aylarda takva ile hareket etmemizi istiyor. Mülk onun, karar onun, sonsuz güç onun... İlahi gazap geldi mi, yeryüzünün altını üstüne getirir, her şeyi siler atar.
Ey Ramazan Bayramına ulaşan Müslüman kardeşim bu yapılanlar Ramazansa, bu etkinlikler eğlence ise Ramazan Bayramın mübarek olsun!..
Yorumunuz gönderildi.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye bildirilmiştir.