METROPOLDEN KÖYE, KÖYDEN MEZRAYA
İstanbul Bu Gidiş Nereye?
Eski İBB Başkanı Rahmetli Kadir Topbaş, göreve geldikten sonra yaptıkları “Ulaşım Master Planı” hayata geçtiğinde, İstanbul’un dünyanın hatırı sayılır metro hatlarından birine sahip olacağını vurgulayarak, şunları söylemişti: “New York’un 800, Londra ve Tokyo’nun 500, Paris’in 400 kilometreye ulaşan metro ağlarını dikkate alırsak, 2019 yılı sonrasında dünyada New York’tan sonra en büyük metro ağına sahip 2’nci kent, İstanbul olacak. Bu bir hayal değil, bu bir proje. Adım adım uygulamaya koyuyoruz. Yerin 30-40 metre altında 24 saat esaslı olarak çalışan İstanbul’u demir ağlarla ören, alın teri döken insanlarımız var. Kendilerine teşekkür ediyorum, bir tarih yazıyorlar” demişti. Bu tarihin asıl kahramanı ise kendisi olmuş ve İstanbul’a 24 saat hizmet veren ve en ücra ilçesine kadar giden demir raylar ile örmüştür.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak kendi öz bütçesi ile kilometresi 100 milyon lira civarında olan böyle bir yatırımı İstanbulluların kendisine emanet ettiği bütçe ile ortaya koymuş, konuşmasında şu sözler ağzından dökülmüştür: Bir söz var, ‘Yüreği yanmayanın gözü yaşarmaz.’ diye. Bizim derdimiz; bu kent, bu ülke hak ettiği yere gelsin. Artık İstanbul’da ulaşım rayına oturuyor. Artık ulaştırma sistemi ağırlıklı olarak raylı sistemler dönemine başlıyor. Bireysel araç kullanma dönemi bitecek. Toplu ulaşım devrimi yapılacak. ” Gerçekten büyük bir başarı olarak kabul ettiğimiz bu yatırımlar, dünyada gittiğimiz her toplantıda bizlere soruluyor ve aldıkları cevaplar karşısında hayranlıklarını gizleyemiyorlar.” Demişti.
Kadir Topbaş 2004’te göreve başlarken önce Ulaşım Master Planı’nı hazırlamak suretiyle kentin geleceğini tasarladı. İstanbul’un herhangi bir noktasındaki insanımızın bu kentteki yaşamını kolaylaştırma adına adımlar atmaya çalıştı. Bir şehrin medeniyet ölçüsü, o şehirde yaşayan insanların toplu taşıma araçlarını kullanım oranına bağlı olduğu gerçeği ile bireysel araçlar yerine toplu taşıma dönemini başlatarak İstanbul’u medeni bir şehir haline getirdi. Bir başka boyuttan baktığımızda da toplu taşıma araçları insanlarımızın sosyalleşme yerleri haline geldi.
Metro, kentin hayatıdır. Çünkü saatte 50-70 bin insanı tek yönde taşıyan tek toplu taşıma aracıdır. Bu kadar büyük projeleri belediye bütçesiyle yapmış başka bir ülke ve şehir dünya tarihinde henüz yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2004 tarihinden itibaren kendi bütçesi ile kilometresini o günkü zor şartlar ve ekonomik göstergeler ile 100 Milyon TL’ye yapmayı başardı ve İstanbul’a metroyu ve diğer toplu taşıma araçları olan “Metrobüs”ü hızlı ve ucuz ulaşım olarak vatandaşlarımızın kullanımına sundu. Birileri için hayal olanlar gerçek oldu.
Ve şimdi 2022’deyiz. Kadir Topbaş döneminde yapılan bu metrolar ve toplu taşımalar 2021 itibari ile
"Raylı Sistem" olarak toplamda; yüzde 20 payı ile günde 1 Milyon 610 bin 154 kişi taşıyor.
Raylı sistemlerin hizmetteki payları ve taşıma kapasitelerine şöyle ayrı bir bakalım..
Metro/ Hafif Metro olarak yüzde 11 hizmetteki payı ile 881 bin 752 kişi
Tramway yüzde 5 hizmetteki payı ile 407 bin 627 kişi
Teleferik/ Nostaljik Tramway / Tünel / Finiküler yüzde 0,8 hizmetteki payı ile 17 bin 131 kişi
TCDD (Marmaray) yüzde 4 payı ile 303.644 kişiye hizmet veriyor.
Karayolu olarak toplamda; yüzde 78 hizmetteki payı ile 6 milyon 314 bin 718 kişi
Yine karayolu taşımacılığının hizmetteki payları ve taşıma kapasitelerine şöyle ayrı ayrı bir bakalım..
İETT Otobüs/ Metrobüs : yüzde 78 hizmetteki payı ile 1 Milyon 162 bin 50 kişi
Özel halk otobüsü yüzde11 hizmetteki payı ile 877 bin 5 kişi
Otobüs A.Ş: yüzde 5 hizmetteki payı ile 421 bin 152 kişi
Minibüs: yüzde 15 hizmetteki payı ile 1 milyon 243 bin 294 kişi
Taksi / Taksi- Dolmuş: yüzde 21 hizmetteki payı 1 milyon 727 bin 999 kişi
Servis: yüzde 11 hizmetteki payı ile 883 bin 218 Kişi taşıyor
Deniz Yolu taşımacılığı toplam olarak hizmetteki yüzde2 payı ile payı ile 128 bin 958 kişi olarak şekilleniyor.
İDO: yüzde 0,2 hizmetteki payı ile 3 bin 261 kişi
Şehir Hatları: yüzde 1 hizmetteki payı ile 64 bin 138
Özel Tekne Motor: yüzde 1 hizmetteki payı ile 61 bin 559 kişiyi taşıyor.
2021 istatistik verilerine göre sadece raylı sistem ve metrobüs olarak İstanbul’da günde 3 milyona yakın kişi bir yerden bir yere seyahat ediyor.
2004 de böyle bir geliri olmayan İBB günde kilometresini 100 milyona tünel açabiliyor da şimdiki İBB açılan imar edilen metroları ve metrobüsleri bu kadar geliri olmasına rağmen neden yönetemiyor. İmamoğlu hazıra konduğu bu nimetleri neden sevk ve idare edemiyor?
Kadir Topbaş döneminde yapılan teknolojik alt yapıların hepsi hemen hemen çökmüş durumda, akıllı durakların birçoğunun üzerinde barkodlar yok. Barkod olan duraklarda bulunan sistemi kullandığınızda otobüs ile iletişim kurmanın imkânı yok. Otobüs geliş gidiş saatlerini göremiyorsunuz. Bakımsızlıktan ne metrobüsler ve otobüsler yollarda kalıyor. Otobüs ve metrobüslerde amortisör ve yay kalmamış taş gibi yere vura vura gidiyor. Kimi otobüs ya yanıyor, frenleri tutmuyor durağa dalıyor başınıza ne gelecek bilemiyorsunuz!
Diğer yandan bin bir vaatle İstanbulluları aldatarak göreve gelen İmamoğlu: “12 yaş altı bütün çocuklara ulaşımı ücretsiz yapacağız. 0-4 yaş arasındaki çocuklara anneleri ile birlikte İstanbul ulaşımını ücretsiz hale getireceğiz. İlk yarım saat içiresinde yapılan tüm aktarmaları ücretsiz yapacağız. 25 yaş altındaki öğrenci olmayan tüm gençlerimize ulaşımda yüzde 40 indirimden faydalandıracağız. Açlık sınırı altındaki ailelere; ekmeğe, süte ve damacana suya para ödemeyecekler. İstanbul’da geçim sıkıntısı olan her aileye 200 TL’den 2020 TL’ye kadar aylık maddi destek sağlayacağız. Açacağımız kreşlerde aynı zamanda 3 bin kadına da ayrıca istihdam sağlayacağız.” Dedi. Yukarıda sıraladığım püsküllü vaatlerinin sadece konumuzla ilgili olanları.. Hiçbiri yapılmadığı gibi ulaşıma yapılan zamlar öğrencilerin, gençlerin kısaca vatandaşlarımızı canından bezdirdi. Bu yetmedi gece metro, metrobüs, otobüs seferlerini iptal etti. Ve ücrette çift tarifeye geçti. Ramazan ayında bile Müslümanlar şu mübarek günde bir yerden bir yere teravihten sonra gitmesi mümkün değil.
Kısaca İstanbul, mimari, dini, kültür, nüfus, ekonomi, tarih, medeniyetler bakımından bir metropol şehirdir. Daha doğrusu başkent kıvamında bir şehirdi. İşten anlamayan liyakatsiz acemilerin elinde bir taşraya/mezraya dönüştü. İki aydır özellikle toplu taşımayı kullanıyorum. Otobüse binip, yapılan zammı, hele hele gece çift tarife üzerinden alınan ücreti iliklerine kadar hisseden vatandaşın artık dolmuşla olmazsa yürüyerek gideriz diyen insanların feryadı yüreğimi parçalıyor!..
İstanbul halkı ulaşımda bu sorunları yaşarken Sayın İmamoğlu kendi ulaşım problemini gidermiş. Nasıl mı?
Basından elde ettiğimiz bilgiye göre Çevre 1 isimli gemi makam aracı olarak Sayın İmamoğlu’nun emrine tahsis edilmiş. Çevri 1 adlı geminin yakıt ve işletme masrafları düşünüldüğünde İstanbul halkına ne büyük bir masraf açıldığı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir makam saltanat yeri değildir. Sayın İmamoğlu israfta ve savurganlıkta ölçü tanımaz bir hale gelmiştir.
Bu gidişle Ramazan ayında teravih namazından sonra ya da işinden mesai yaptıktan sonra evine gidemeyen vatandaşı bitmek bilmeyen çilesi devam edecek gibi gözüküyor!..
İstanbul lider bir şehir olacaksa ulaşım 24 saat aralıksız kesintisiz sürdürülmeli, ana yollarda ulaşım hizmetleri sabaha kadar yapılmalıdır. Bu hizmet İstanbul’u marka şehir haline getirecektir. İmamoğlu bunu yapabilir mi? Bizce yapamaz. Çünkü doğru söylemiyor (seçim vaatleri ortada) reklamlarla halkın gözünü boyayarak halkın aldatılacağını zannediyor. Hâlbuki “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
Sayın İmamoğlu, vatandaş sizin durmadan konuşmanızı değil verdiğiniz sözleri tutmanızı ve size teslim ettiği “Kutsal Emanet”e sahip çıkmanızı ve artık İstanbul’a, İstanbulluya hizmet etmenizi bekliyor.
Reklama değil icraata ihtiyacınız var!
|
||||||||
|