Göster bakalım amcaya (!)
Zaman zaman okullar, disiplin. Öğretmen ve öğrenci ilişkilerine dair videolar sosyal medyaya düşer. Herkes de kendi bakış açısına göre değerlendirme ve tepkilerini dile getirir. Sonra yeni bir video çıkana kadar konu unutulur gider
Bu sefer bir farkla aynısı oldu. Bir özel okulda öğrencinin biri ders esnasında öğretmeninin yanaklarını avuçladı. Ardından garip garip dans ederek arkadaşlarına çektirdiği videoyu tiktok denen müptezel mecrada yayınladı. Bunu yapan öğrencinin temel motivasyonunun bahse konu mecrada çok beğeni alma isteği olduğu açık olarak görülüyor.
Bu olay harala gürele konuşuldu. Herkes esti gürledi. Sonra her şey bitti. Ancak bu sefer daha bu olay unutulmadan yeni bir video düştü sosyal medyaya.
Ne mi oldu?
Bu sefer öğrenci olduğu söylenen "şey" öğretmen olduğu iddia edilen kişinin başına poşet geçiriyor. “Dersinden kaldığım öğretmeni paket ediyorum” diyerek paylaşıyor. Anlaşılan benzeri videolara lehte ya da aleyhte gösterilen ilgi bu ve benzeri videoların devamına katkı sağlıyor. Yani reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı.
Şimdi olay kaynamaya başladı. Milli eğitim, okullar, öğretmenler kimin kime gücü yeterse bu çocukların bu davranışlarının müsebbibi olarak eleştiri yağmurundalar. Olay gerçek mi, o gerçekten öğretmen mi, yoksa maske takıp sınıfa sokulan öğretmen süsü verilmiş iri kıyım bir “ şey” mi? bunları bilmiyoruz.
Ancak bildiğimiz bir şey var; önceki örneklerden de gördüğümüz üzere bu videonun gerçek olma imkân ve ihtimali var. Hatta gerçek olmasını çok isteyen adına öğrenci denen “ şeylerimiz” de var.
Peki neden;
Açıkçası bireyin/bireylerin davranışları üzerinden konuşuyorsak tek bir sebep sonuç ilişkisi üzerinden yürüyemeyiz. Çünkü insan denen varlık tek sebep üzerinden davranış sergilemeyen çok kompleks bir varlıktır. Çocuk ve gençlerin yadırganan davranışlarına sebep ararken bir günah keçisi ile sorunu çözemeyiz. En azından keçi sürüsü lazım. Ancak maalesef bu sürüyü oluşturan keçiler, komşu köyün keçileri değil bizzat içerisinde bizim de olduğumuz baya kalabalık bir kitle.
Açıkçası bize azar azar olan şeylerden birisi de çocuk eğitiminde ailenin sorumluluğunu tamamen kaldırıp işi taşerona devreden müteahhitlik zihniyetidir. Çocuk yetiştirmeyi sadece, okula, öğretmene, televizyona, internete ve arkadaş çevresine ihale edince işlerin saçma sapan bir hal aldığı gün gibi ortada.
P...ni göster oğlum
Bu son olayı dahi ele alsak mesele böyledir. Mesela bu çocukların okula başlamadan önce bir ailesi, anne babası vardı değil mi? Yoksa o zamanlar da anne babalar: "hadi oğlum amcaya p...ni göster, hadi oğlum amcaya küfret" ha ha ha diye yüksek seviye eğitim mi veriyorlardı?
Anne babalar dışında herkesi; okulu, öğretmeni, televizyonu, interneti, arkadaşları vs. suçlayıp kendisini kuruya çeken anne babaların söyledikleri bence hükümsüzdür.
Ne yapak o zaman?
Ne yapsaktan önce can sıkıcı bir konuya daha değinelim kısaca. 23 gün önce sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun çarptığı Küçücük kız Mahra maalesef hayata veda etti. Bu son 30 günde sokak köpekleri nedeniyle bir insanın hayatını kaybettiği ikinci olay. Benzeri sebeple saldırıya uğrayan ve yaralanan kişi sayısını bilmiyorum.
İyi de okul meselesi ile bu olayın ne alakası var?
Şöyle ki; uzun zamandır neredeyse hiçbir şeyi soğukkanlı konuşup çözemez olduk. Olay kavga gürültü, tarafgirlik birbirini suçlama vesair saçmalıkların arasında kaybolup gidiyor.
İnsanın eşrefi mahlukat (yaratılmışların en değerlisi) olduğu gerçeğini unutalı baya bi oldu. Yine; “yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin”, “şu ağzı dili olmayan hayvancıklar konusunda Allah’tan korkun” diyen peygamberin (sav) sesine kulak kapayalı da çok oldu. Bir köpeğe çöldeki kuyudan su çıkarıp verdiği için cennete layık görülen, bir kediyi aç susuz bırakıp ölümüne sebep olan kadının da cehenneme gittiğini haber veren Nebevi ses de bize uzak kaldı.
Aynı zamanda insanı değersiz kılan, insanı yaratılış özelliklerinden uzaklaştıran, insanı birey yapacağım diye bireyciliği ve bireyselliği putlaştıran saçmalığa düçar olalı da baya oldu.
Peki ya;
Benden de dertlenme dışında çok derinlikli analiz beklemeyin ama;
Çocuk eğitimi sadece okul, internet vb. aile dışı yerlere bırakılamayacak kadar önemlidir.
Çocuk yetiştirme ile çocuk büyütmenin arasındaki en önemli fark büyüğüne saygı küçüğüne sevgi gösterme bilinci almış olmak ya da olmamaktır. Bu da öncelikle ailede olur.
Çocuk yetiştirmede önceliği ahlaka ve maneviyata vermediğimiz müddetçe sızlanmamız kar etmeyecektir.
Çocukların psikolojisinin bozulmamasına gösterilen hassasiyet kadar, ahlakının bozulmamasına da hassasiyet gösterilmediği müddetçe işimiz zor. Hâlbuki bu iki şeyin ikisi de birlikte yapılabilir. Hem ahlakı düzgün hem de psikolojisi sağlam “insanlar” yetiştirebiliriz. Ancak bunu, dini dışlayarak yapamayız.
Sokaklar köpeklerin başıboş yaşam alanları değildir. Bunu anlamak ve kabul etmek ve buna göre davranmak hayvan düşmanlığı değildir. Köpek ve hayvan sevgisinin lobilere emanet edildiği noktada sorunların çözülemeyeceği açıktır. Şuan olan budur. Sahi mama sektörünün bu işlerdeki kışkırtıcı rolü nedir bakmak lazım değil mi?
Hayvan severcilik lobisi ile LGBT lobisinin aynı zihniyet ve yöntemlerle hareket ediyor olması da dikkate değer değil mi?
Son söz olsun;
Abiler ablalar; sevgiyi, saygıyı ve merhameti dini ve ahlaki değerlerimizin ışığında aile ortamında öğretmekten uzaklaştık. Buna geri dönüş yapmadığımız müddetçe işimiz zor. Çocuklarımızı illaki birilerine emanet edip kurtulacaksak, Allah’a ve dinine emanet edelim. Yoksa bu gidişle sığınacak huzurevleri de bulamayacağız. Besleyip sokağa saldığımız ahlaktan yoksun nesil huzur evlerini de tik tok malzemesi yapmak için “ akım” bekliyor.
Aklını başına alanlardan olabilelim diye dua ile Allah’a emanet olun.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-33-yIl-738.html
|
||
|