Reklamı Geç
YAZARLAR
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
05 Mart 2022 - Cumartesi 22:49

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
 

Allah'ın insanlığa gönderdiği dinlerin ortak adı ve son dinin özel adı İslam'dır! Hz. Adem a.s.'dan Hz. Muhammed a.s.'a kadar bütün peygamberler aynı temel inancı tebliğ etmiştir. Hz. Muhammed a.s.'ın risaleti ile önceki dinlerin tamamı yürürlükten kaldırılmış, kıyamete kadar geçerli olmak üzere İslam dini gösterilmiştir. "Kim İslâm’dan başka bir din arama çabası içine girerse, bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır." Al-i İmran/85
 

Kainatı ve içindeki her şeyi mükemmel bir düzende kolaylıkla yaratan, bizleri kulluğumuzu sınamak üzere dünyaya gönderen, vakti geldiğinde imtihan hesabımızı zerresine varıncaya kadar görecek olan, Şanı Yüce Allah’tır! Hiçbir şeyi gereksiz ve hesapsız yaratmadığı gibi, insanları da belli ölçüler, yetenekler, görevler ve sorumluluklarla birlikte var etmiştir.


Kadın ve erkek ilişkisinden başlayarak; aile kurma sorumluluğunu, yetkilerini, haklarını ve ödevlerini hem Kur’an-ı Kerim’de açıklamış, hem de Sevgili Resulü Hz. Muhammed a.s.’ın yaşantısını örnek almamızı emretmiştir. “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.” Muhammed/33


Birden fazla insanın yer aldığı bütün oluşumlarda mutlaka bir hiyerarşik düzen kurulur. İstikrarın ve huzurun en temel şartı, bütün organizasyonlarda işleyen bir yönetim sisteminin kurulmasıdır. Esnaf ve işyerlerinde patron/usta, askeriyede komutanlıklar, kamuda memur-amir ilişkileri, devlet yönetiminde başkanlık sistemleri gibi, her ölçekte ayrı bir yönetim düzeni mutlaka kurulur. Birden fazla kişinin namaz kıldığı yerlerde dahi içlerinden bir imama uyulması istenir. Kısacası birden fazla insanın olduğu her alanda bir yönetim ve organizasyon modeli söz konusudur.


Dünyanın en eskisi ve varlığını kesintisiz sürdürmüş kurumu Ailedir! İlk aileyi kurduran ve onaylayan da Yüce Allah’tır! Aile düzeni içinde erkeği ekonomik, güvenlik ve hukuki açılardan sorumlu yönetici “kavvam” tayin eden, yine Yüce Allah’tır! “Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. ” Nisa/34


İslam dininde karı-koca arasındaki hak ve sorumluluklar, hiçbir karanlık alan bırakmadan net şekilde tanımlanmıştır. Hz. Muhammed aleyhisselamın sözleri ve davranışları Müslümanlar için kıyamete kadar ışık tutacak en güzel beşeri örneklerdir. İslam’da kadın ve erkeğin ibadet ve genel davranış sorumlulukları bağımsız bireyler halinde tanımlandığı gibi,  evlilik bağıyla birleştiklerinde geçerli olacak hak ve sorumlulukları da belirlenmiştir. Bunların ayrıntısına şimdilik gerek olmadığı için girmiyorum. “Toplumsal Cinsiyet” dedikleri kalıbın esas öğesi Müslümanlar için İslam dinidir.


Her toplumda dini referanslar dışında gelişen ve yerleşen kültürel davranış ve alışkanlıklar bulunur. İslam dini, kültürel değerlerin ve davranışların dinin temel esaslarıyla çatışıp çatışmadığına bakar. Eğer zararlı ve zıt giden yönleri varsa reddeder ve din mensuplarına yasaklar. Değilse “mubah” kabul ederek tarafsız kalır. TCE’nin dinle beraber hedef aldığı diğer unsurlar bu gelenek ve görenekler, kültürel değerlerdir.


Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE); dini veya kültürel olsun, bütün cinsiyet temelli ön kabulleri reddeder ve yıkılması için mücadele eder. Kadın ve erkeğin davranış kalıplarının en büyük kaynağı dini inançlar olduğu için, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ideolojisi doğal ve azgın bir din düşmanıdır!


Toplumsal cinsiyet eşitliğinin iki temel boyutu vardır:


Asıl ve çoğu kere gizlenmek istenen boyutu, doğuştan gelen fiziksel cinsiyet atamasından itibaren her şeyi reddetmek ve hiçbir cinsiyet kalıbını kabul etmemektir. Onlara göre, insan erkek veya kadın cinsinden de doğsa aynı cinste kalmak zorunda değildir. Fiziksel cinsiyet, tercih edilebilir ve değiştirilebilir sıradan bir insani niteliktir. İnsanı fiziksel cinsiyet kalıplarıyla sınırlamak mümkün değildir. LGBTQ+ yelpazesine giren tanımlı ve tanımsız her türlü cinsel sapkınlığın, normal ve meşru görülmesini dayatan bir yaklaşımdır. Bu sapkın ve şeytani ideolojinin, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve AB uyum süreci bahanesiyle kanunlarımıza girdiğini maalesef görüyor ve yaşıyoruz! Eskiden, kadın ve erkek kimlikleri farklı renklerde ve cinsi kısmında İngilizce SEX (doğumla gelen) kelimesiyle yazılıydı. Şimdi ise renk ayrımı kaldırıldı! Cinsiyet kısmına Sex yerine GENDER (tercih edilen, değişebilen) kelimesi konuldu!
 

Saf ve sıradan insanları TCE fitnesine inandırmak için kullanılan light tanımlama modelinde ise, fiziksel cinsiyet değişkenliği gizlenerek, kadın ve erkeklerin geçmişten gelen dini ve kültürel rol modellerine yönelik kökten bir başkaldırı söz konusudur. LGBT türevi sapkınlık düşünceleri ön plana özellikle konulmadığı için, sanki fiziksel kadın-erkek cinsleri arasında sosyal, hukuksal ve ekonomik eşitlik isteniyormuş gibi yapılır. Kadınların, dini veya kültürel kabullerle ev hanımlığına ve annelik rollerine yöneltilmesine itiraz edilerek, aile ortamının sınırlarından çıkmaları, iş hayatına doğrudan erkekler gibi katılmaları savunulur. Erkeklerin, kadınlar üzerinde “kavvam” sıfatıyla yönetme ve yönlendirme haklarının tamamına karşı çıkılır. Evliliği, Allah’ın kurdurduğu sosyal bir kurum olmaktan çıkarıp, adeta kadın ve erkeğin 50 eşit hisse ve haklarla kurduğu ticari bir şirkete dönüştürmek istenir. Evlilik bağıyla kadın ve erkeklerin TCE’ne aykırı görevleri üstlenmeleri istenmediği için, evlilik yerine partnerlik ilişkisi tavsiye edilir. Evlilik dışı ilişkilerin de aynı statüde kabul görmesi beklenir.


TCE fitnesi ve din düşmanlığının en önemli adımı, Birleşmiş Milletler CEDAW sözleşmesiyle atılmıştır. Türkiye’nin 1985 yılında Turgut Özal zamanında imzaladığı bu sözleşme ile, TCE felsefesi fiilen mevzuatımıza girmiş ve zararlı sonuçlarını kısa zamanda göstermiştir. 2011 yılında imzalanan ve 2012 yılında 6284 sayılı kanun başta olmak üzere, yasalarımızı değiştiren İstanbul Sözleşmesi ile, TCE uygulamalarının devlet eliyle hem eğitimde hem de kamu idaresinde tavizsiz uygulanması emredilmiştir. Nitekim, TBMM içinde kurulan KEFEK (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu), Bakanlıklarda KEFE birimleri ve zorunlu hizmetiçi eğitimleri, TBB (Türkiye Belediyeler Birliği) eliyle belediyelerde TCE komisyonlarının kurulması, eğitimde TCE felsefesinin müfredata alınıp işlenmesi, medyada zorunlu TCE yayınlarının başlatılması gibi, hayatın her alanında TCE sapkınlığının zorunlu eğitim ve uygulamalarına maruz bırakıldık! TCE fitnesine kökten karşı çıkması ve mücadele etmesi gereken Diyanet İşleri Başkanlığı  ve müftülükler bile, çoktan teslim olarak mensuplarını zorunlu veya gönüllü TCE eğitimlerine yöneltmiştir! Durum bu kadar vahim ve kanser gibi yaygındır!


Lafa gelince, hamasette ve dini söylemlerde meydanı kimseye bırakmayan sağcı, muhafazakar, dindar siyasetçilerin, son kırk yılda çıkardıkları kanun ve imzaladıkları sözleşmelerle aile kurumuna verdikleri maddi ve manevi zararı hiç kimse vermemiştir! 1926’da İsviçre’den ithal edildiği için eleştirilen Türk Medeni Kanunun ilk hali, bugünkü kanundan milyon kere İslam’a yakın ve aile kurumuna dost bir metindi! 1985 yılında CEDAW ile başlayan TCE fitnesinin bu kadar hızlı ve kolay kök salmasının, doğru dürüst tartışılmadan uygulanmasının en büyük nedeni, İslam’a yakın ve saygılı bilinen, adeta pirincin içindeki beyaz taş gibi fark edilmeyen sözüm ona dindar, sağcı, mukaddesatçı, muhafazakar, milliyetçi siyasiler ve partilerdir. Dini ve kültürel değerlerimize açıktan cephe alan siyasiler ve partiler iktidar olsa, bu kadarını yapmaya cüret edemezlerdi!


Beşeri sistemler Allah’ın adaletiyle boy ölçüşemez! Haddini aşarak TCE adı altında İslam düşmanlığını yapan ve yapanlara destek verenlerin dünyada göremesek bile ahirette rezil ve zelil olacaklarına, dağılmasına neden oldukları her aile yuvasının, ahlaksızlığa sürüklenen her insanın hesabını vereceklerine imanım tamdır! O zalimler güruhu içinde olmadığımı ispat için yazıyor ve Müslümanları uyarıyorum: TCE doğrudan İslam düşmanlığıdır! Toplumsal cinsiyet adaleti kelime oyunu da aynı anlama gelmektedir.


Bugün yaşadığımız maddi ve manevi felaketlerin sona ermesini istiyorsak, en temel hücre yapımız olan AİLE kurumunu yeniden ihya etmeli, TCE gibi din ve aile düşmanı ideolojileri mevzuatımızdan temizlemeliyiz! Hücreleri yıkılmış veya kanser olmuş bedenler yaşayamaz. Aile kurumu yıkılan toplumlar da huzur ve refaha kavuşamaz. Tecavüz ve sapkınlıkların en modern bilinen ülkelerde fazla görülmesi boşuna değildir. TCE’nin amacı başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün insanlığı cinsiyetsiz sapkın ve düzensiz yığınlara çevirmektir.


Yüce Allah kalplerimize hidayet ve iman şuuru versin! İdarecilerimize de hidayet, akıl, fikir, feraset ve hakka hizmet gayesi versin! Bizi bize bırakma Ya Rabbi!…

 

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-cumhurbaskanligi-politika-kurullari-ne-yapiyor-771.html

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Vatandaşa Banknot Zulmü Neden Yapılıyor?
Doğruyu Söylemekle Doğruyu Yaşamak Aynı Şey Değildir!
Sağlık Sistemimizi Çökerten Taşeronlaşma ve Kışkırtılmış Talep Sorunları
Türkiye Varlık Fonu’nu Anayasamıza Uymaya Davet Ediyorum!
Anayasa Değişikliği Yapılacaksa İstediklerimiz ve İstemediklerimiz Nelerdir?
Devlet Memurlarının Talepleri Nelerdir?
İklim Dayatmalarını Ne Kadar Biliyoruz?
Çoktan Kaybettiğimiz Bir Cephe: #Pornografi
Siyonizmle Mücadele Helal Gıdadan Başlar!
Yargı Paketlerinde Neler Olmalıydı?
Karşılıksız Çeke Ceza Varsa, Karşılıksız Vaatlere de Olmalı!
Başıboş Köpekler İçin Kim, Ne Diyor?
Emeklilere Yapılan Haksızlıklar ve Sonuçları
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
Aşk Olsun Sana HAMAS!
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
Kimler Bakan OLMASIN?
Mağdur Zorbalığı
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
YÖK Mağduru Akademisyenler
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
Boşanmanın Davası Olur mu?
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
Ben Babamdan Öğrendim!
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında