ÇİFT KANAT VARKEN TEK KANATLA UÇMAYA ÇALIŞMAK
YA DA İMAM HATİP NESLİNE YAZIK ETMEYELİM
Hamdolsun kendim İmam Hatip mezunuyum. İki ablam ve iki eniştem imam hatip mezunu. Üç kızımdan ikisi İmam hatip mezunu ve aynı zamanda ilahiyatçılar. Üçüncüsü halen İmam Hatip lisesinde okuyor. Kısaca kendimi, İmam Hatiplilik konusunda içeriden biri olarak tanımlayabilirim.
Bütün bunlara ilaveten, meselenin din eğitimi ve dini hayatımıza yansıyan yönleri ile, siyasal ve sosyal yönlerine ait gündemlerini de bizzat içeriden takip edip rol almaya çalışmaktayım. Bu meseleye dair okumalar yapmakta, seminer, konferans ve çalışmalara katılmakta, konferans ve seminerlerde bizzat konuşmalar yapmaktayım.
1982 yılında başvuru çokluğu nedeniyle sınavla kaydolduğum İmam Hatiplerin efsane yıllarını ve bu efsaneyi kıskanan korku imparatorlarının kurdukları bariyerleri de gördüm. Özellikle 28 Şubat sonrasının haksız ve adaletsiz zulüm günleri nedeni ile kaybedilen yıllar ve emeklerin nelere sebep olduğunu da gördüm.
Müslüman bir halkın din eğitimi ihtiyacının önünde toplum mühendisliği ile durulamayacağını yine 2002 sonrasında İmam hatiplerin tekrar yeşermeye başlamasıyla hep birlikte gördük.
Ülke genelinde katsayı zulmü nedeniyle talepsizliğe mahkum edilmeleri nedeniyle kapanmak zorunda bırakılan İmam hatip okulları açıldıkça ve hakları geri verildikçe talep artmaktaydı. Hamdolsun gelinen noktada halkımızın İmam hatiplere olan talep ve teveccühleri hak ettiği yerlere doğru gitmektedir.
İşte tam da bu noktada bu okulların zamanın ruhuna uygun müfredat ile donatılması gerekmekteydi. Allah var, bu konuda yapılan çalışmalar takdire şayanın da ötesinde oldu. Özellikle Cumhurbaşkanımızın özel ilgi ve alakasındaki samimiyet ve kararlılık süreçlere ivme kazandırmaktadır.
Gelinen nokta;
Özellikle fen ve sosyal bilimler programları uygulayan proje imam hatipler marifetiyle akademik başarıda istikrarı kovalayan bir ivme kazanıldığı apaçık ortadadır. Bu yönüyle ben dahil her bir imam hatipli, günler ve geceler boyu şükür secdelerine dursak yeridir. Zira gelinen noktada başarının tesadüfi bir şey olmadığı anlaşılmıştır. Yine Müslüman memleketin çocuklarının adil şartlarda rekabet ettiklerinde elitleştirilmiş seçkinci zümreyi rahatlıkla geride bırakabilecekleri bir kere daha görülmüştür.
Açıkçası; özellikle proje imam hatiplerin son iki yılki üniversiteye yerleştirme sonuçlarına baktığımızda akademik başarının hiç de zor olmayacak bir şekilde sağlandığı/sağlanabileceği ortadadır. Bu çocuklar uygulanan bu programlarla; tıp, hukuk, mühendislik, genetik, ,görsel iletişim vs, vs bütün alanları kazanıp okuyabileceklerini göstermişlerdir.
Öyleyse; mesele halloldu mu?
Açıkçası mesele sadece akademik başarı ise, güçlü “evet” ile ileri bakmaya devam edebiliriz. Bununla birlikte İmam hatiplerin kuruluş fikriyatında Celal hocamız başta olmak üzere emeği olanların ve müslüman milletimizin gönüllerinde hedef hiçbir zaman sadece akademik başarı olmamıştır.
Peki ne olmuştur?
Köklerini mazimizde bulan “Çift kanatlı” bir anlayış bu okulların eğitim ruhunun temelini oluşturur/oluşturmalıdır. Yani hem fenni ve diğer ilim alanlarında hem de dini ilimlerde yetişmiş ahlaklı ve maneviyatı önceleyen nesil yetiştirmektir aslolan. Görünen o ki kanatlardan birisinin yani fenni ve sosyal kısmın inşasında göz aydınlığı bir süreç işlemeye başlamıştır.
Ya diğer kanat?
Açıkçası bu kısım yani dini ve manevi alanla alakalı hala emekleme düzeyinde olmak canımı acıtıyor.
Lütfen kimse “ama, fakat, lakin” ile başlayan cümleler kurmasın. Bu dert bu kaygı hepimizin. Dolayısıyla bu konuda çok ciddi düşünmeler ve çabalar içerisinde olmamız gerekmektedir. Bu iş önce sorumluluk paylarımız almak ve “sadece” diplomayı hedeflemiş aferinli dünyanın pırıltısından biraz kurtulmakla başlar.
Açık söyleyeyim;
Hem fen hem de sosyal bilimler alanında eğitim veren bir okulda sözel alanda eğitim veren bir sınıfın açılamamış olmasını ve burda sadece fen bilimlerinin kutsanmasını anlaşılır bulmuyorum. Anadolunun zeki çocuklarının mühendis ve doktor oldukları kadar dini ilimlerde akademik çalışma yapacak olmalarının da gerekliliğine inanıyorum.
Yerleştirme tablolarında psikolojinin olması elbette güzel ancak; analitik zekası gelişmeye aday bu gençlerden dini doğru anlayıp, çağa taşıyacak ilahiyatçılar niçin yetişmesin?
Dolayısıyla ben bu konuda bir eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum.
Olayın bir başka boyutu da var. İmam hatip programını alarak mühendisliğe gitmiş bir delikanlının bulunduğu ortamda bilgisi ve davranışları ile temsil edeceği bir misyonu olmayacak mı? Yani lise son sınıfa gelmiş bir imam hatipli delikanlı henüz camide müezzinlik yapmakta aciz kalırsa, imamlık yapamazsa, hutbe okuyamazsa hele ki biz ona beş vakit namaz kılma alışkanlığı kazandıramadıysak neyi kazandık?
İmam hatipten mezun olan kızlarımızda ve erkeklerimizde tesettür bilinci, çok çok eksikse biraz daha çaba göstermemiz gerekmez mi?
Bu yazının muhatabı kim?
Açıkçası bu yazının muhatabı Yüzde 99 oranında öğretmenler, okul idarecileri, öğretmen ve idarecileri atayan yöneticiler, veliler, kendisini bu derdin parçası sayan imam hatipliler, sen ve ben hepimiziz. Hadi kimse gücenmesin 1 de öğrencilerdir.
Açıkçası bu yazı ile testiyi kırmadan hep birlikte elimizi taşın altına birlikte koyalım diye yalvarmak istedim.
DOSTLAR;
Çift kanatlı nesiller yetiştirmek boynumuzun borcu. Proje imam hatiplerin sadece fenni ve sosyal bilimlere öğrenci yetiştirmesi rasyonel değil. Zeki çocuklardan mutlaka eğitim kalitesi yüksek Marmara İlahiyat gibi fakültelere öğrenci gitmeli. Bunlardan da hem meslek dersleri öğretmeni hem de hem de akademisyen yetişmesi için özel çaba gösterilmeli.
İmam hatiplere idareci vb ataması yapılırken imam hatip ruhunu muazzeb edecek seçenekler yer almamalı. Hatta aynen Diyanette olduğu gibi bir “ortak nitelik” şartı koymalı.
Gençlerin manevi gelişimi kesinlikle ikinci seçenek olmamalı. İlahiyat ya da diğer bölümlere giden her bir gencin mesleki donanım ve formasyon olarak azami yetişmiş olması sağlanmalı. Meslek dersleri üniversite sınavları için kurban edilmemeli.
Mesleki tatbikat eğitimleri mezuniyetin ön şartı olmalı. Öğrencilerin denizcilik lisesinde okurken ya da askeri lisede okurken uymaları gerekenler gibi giyim kuşam dahil belli kriterleri olmalı.
Kemiyet keyfiyet dengesinin kemiyet dengesinde bozulmasına daha fazla Müsaade edilmemeli.
Bütün bunlarla birlikte;
İmam hatip efsanesinin yeniden şahlanışında bayrağı taşıyan ve en gözde bölümlere yerleşen İmam hatip gençliğini en yüce şekilde tebrik ediyorum. Biz büyükler az bir çaba gösterirsek bu neslin çağı imanla okuyan fertler olması kaçınılmazdır.
Sorumluluğu birbirimize atmaktan ve kıymetsiz makam mevki ile şan ve şöhretin peşinden koşmaktan vaz geçenlerden olabilelim yeter ki. Yapmazsak; zirvelerde bizim için yırtınan “Efsane İmam hatipliyi” yalnızlığa terk etmenin hesabı dünya ve ahirette yakamızı bırakmaz.
Emaneti taşıyabilenlerden olalım diye dua ile.
Vesselam..!
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN
https://www.bncmedyahaber.com/yazar-kirk-yillik-yani-olur-mu-kani-648.html
|
||
|