Eşcinsellik Geni Var mıdır? Ya da Olay Bir Sapkınlık mıdır?
Doğru ile yanlışın, hak ile batılın, temiz ile kirlinin mücadelesi insanlık kadar eskidir. Bu mücadele yeryüzünde insan nesli var olmaya devam ettiği müddetçe devam ecektir. Açıkçası bu mücadelede tarafsız kalmak diye bir şey mümkün değildir. Zira tarafsızlık muklaka taraf anlamına gelir. Yani bu mücadelede iyinin, doğrunun hakkın ve temizin yanında yer almamak demek; kötünün, çirkinin, batılın ve kirlinin yanında yer almak demektir.
İşte batılın temsilcilerinden sapkın bir güruh temiz anadolu topraklarında kendilerine bir lağam çukuru, bir varlık alanı oluşturabilmek için her fırsatta saldırmaktadır. Her yıl onur yürüyüşü adı altında provokatif yürüyüşler yaparak değerlerimize, insanlığımıza, fıtratımıza aykırı olan bir pisliği meşrulaştırmak ve yaygınlaştırmak için çaba göstermektedirler.
LGBT lobisinin küresel çaptaki baskılarına aldırmadan, homofobik yaftalarına kulak asmadan, tarafımız hakkın yanı olacak şekilde sesimizi yükseltmenin derdindeyiz. Bütün bunlara rağmen bu kadar toz dumanın içinde bu meseleye dair bir alt yapı bilgisine muhtaç olanlar için uzunca bir yazı hazırladık. Okumanız bilginin gücüne dair inancımızı pekiştirecektir.
Fıtratla başlayalım
Baştan söyleyeyim insana dair her konuda fıtrat çizgisine uygunluğu savunmaktayım. Bir anlamı ile insan doğası olarak da tanımlanabilecek fıtrata uygunluk, insan için olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Hayatın her alanında insan doğasına (fıtrat) uygun kuralları koymuş olan dinimiz, bu çizginin aşılması halinde insan için “sorun” olacağını söyler. Cinsellik konusundaki ilke ve prensipler açısından da bakıldığında durumun aynı olduğu görülmektedir.
Cinsellik ve cinsel davranış konusunda yanlış ve doğrulara dair bilgi ve duruşumu “Gençlik Flört Sınavında” ismiyle çıkan kitabımda yazdım. Meraklısı dostların oraya başvurmasını önereyim. Bu yazı ise yine “Gençlik Flört Sınavında” kitabımda yazdıklarım merkeze alınarak, sapkınlık olan bir konuya, eşcinselliğe ayrıldı.
Son yıllarda bu sapkınlığa karşı yanlış diyebilmemizi engellemeye çalışan pervasız bir eşcinsel zorbalıkla karşı karşıyayız. Bu zorbalığı ise eşcinsellik lobisi üzerinden yürütülen bir küresel saptırma gücü ile yapıyorlar. Bu yazı konuya dair anahatları ile bilgilendirme hedefi gütmektedir. Söylediklerimizin detaylarına dair yine bahse konu kitabımıza bakılabilir.
Öyleyse Nedir Eşcinsellik?
Eşcinsellik (Homoseksüalite), aynı cinsten iki kişinin cinsel ilişkide bulunmasıdır. Kimileri Eşcinsellikte doğuştan gelen kalıtımsal bir faktörün rol oynadığını iddia ederler. Bunun yanında kimileri de bunun kazanılmış bir perversion (sapkınlık) biçimi olduğunu söylerler. Bizce de bu bir kazanılmış sapkınlıktır. Bir başka ifadeyle; homoseksüelin (eşcinsel) karşılığı; cinsel isteklerini kendi cinsinden kimselerle yatıştırmak huyunda olan kimsedir. Bu durum farklı kavramlarla da ifade edilmektedir. Eşcinsel, Biseksüel, Heteroseksüel, Lezbiyen, Gay, Travesti, Transseksüel, bu duruma ait kavramlardandır
Tariflerden anlaşıldığı üzere; cinselliğini hemcinsinden tatmin etmek ve Allah’ın yaratılışta belirlediği cinsiyetinden memnun olmama gibi bir sapmadan bahsediyoruz. Bunun doğal (fıtri) olduğunu söyleyebilmek elbette mümkün değildir.
Peki sebep?
Eşcinsellik genetik değil çevre faktörlerinin etkisiyle kazanılan yanlış bir cinsel kimlik sapmasıdır. Cinsel kimlik bozukluklarının temelinde gelişme çağının duyarlı ve kritik dönemlerinde güvenilir ve sağlıklı bir özdeşleşme olanağı olmayanlar yetişkin dönemlerinde böylesi cinsel kimlik bozukluğu gösterebiliyorlar.
Çocukluk yaşında kız ya da erkek çocukların özdeşleşebileceği tutarlı, sağlıklı davranış gösterebilen erkek ya da kadın yakınlarına ihtiyaç vardır. Pratikte rastlanılan eşcinsel örneklerde çocukların küçük yaşta bir ana-baba birlikteliği yaşamadıklarını ve çevrelerinde de onların yerini tutabilecek, kendilerine örnek alacak kimseleri olmadığını ve bu arada bir takım olumsuz etkileşimleri de yaşadıklarını görüyoruz.
Burada dikkat çekmek istediğimiz önemli bir tespit var: “yapılan çalışmalarda ve literatür bilgilerinde, sağlıklı ve mutlu bir aile ortamında yetişmiş ve herhangi bir travmaya maruz kalmamış ama eşcinsel bir yaşantı süren bir tek kişiye rastlanmamıştır.” Çünkü eğer bir kişide eşcinsel bir tutum varsa; mutlaka sağlıksız bir aile yapısı, sorunlu bir çocukluk ve cinsel travma mutlaka vardır.”
Eşcinsellik Tercih midir?
Eşcinsel sapkınlığa bir şekilde düşmüş olanların yada onları destekleyenlerin savunduğu bir argüman da eşcinselliğin bir tercih olduğudur. Çünkü biyolojik olarak Kadın ve erkek cinsiyeti dışında insan türü için üçüncü bir cinsiyet olmadığı bilimsel olarak bellidir.
Her ne kadar eşcinsellerin, “eşcinselliğe giriş konusu” kapsamında sosyal ve biyolojik cinsiyeti reddedip mutlak cinsiyetsizliği savunsalar da bunun doğru olmadığını kendileri de bilmekteler. Zira yapılan bütün araştırmalarda “eşcinsellik geni” olarak ifade edilebilecek bir gen bulunamamıştır. Çünkü yoktur.
Dolayısıyla, İnsanı doğuştan eşcinsel yapan bir gen yoktur. Allah insanı bir kadın ve erkekten yine kadın ya da erkek olarak yaratmıştır. (Hucurat:13) Öyle de yaratmaya devam etmektedir.
Eşcinselliğin doğuştan genetik olarak gelen bir durum olmadığı bilimsel olarak ortadadır. Peki, geriye ne kaldı?
Kişisel tercih.
Doğrusu modern çağın en katı ve tartışmasız putu nedir diye sorulsa ben “kişisel tercih putu” derim. Bu öyle bir puttur ki; muhatabınız herhangi bir konuda “kişisel tercihim” dedikten sonra neredeyse artık hiçbir dini, ahlaki ya da ilmi argüman ileri süremezsiniz. Tartışmasız otoriter bir düşünce putu ile karşı karşıya oluşumuz böyle bir şeydir.
Bu durum eşcinsellik için de geçerlidir. Genetik olarak bir çıkış bulamayan eşcinsellik lobisi kişisel tercih putuna sığınmaktadır. ABD ve Avrupa Birliği merkezli LGBT lobisinin tıp ve psikoloji çevresindeki baskısı apaçık ortadadır. Bu baskının sonucu olarak eşcinselliğin desteklenmesi ve teşvik edilmesi amacına yönelik çok büyük fonlu çalışmalar ülkemize yönelik olarak da yürütülmektedir. Avrupa Birliği fonlarıyla desteklenen bu tavır, aile yapımıza yönelik ciddi bir saldırıdır. Ancak bunlara rağmen, eşcinsellik duruşundan vazgeçmek isteyen bireylerin çoğalmakta olduğunu da söylemek gerekmektedir.
Velhasılı kelam!
Buraya kadar olan kısımda eşcinselliğin bilimsel durumuna özetle bakmaya çalıştık. Netice itibari ile gördük ki eşcinsellik; biyolojik açıdan 3. Bir cinsiyet olarak nitelendirilemez. Zira insan genetiği buna imkan vermez. Olaya psiko-sosyal açıdan baktığımızda da “normal dışı” bir durumla karşı karşıyayız.
Cinsel davranışların biyo-psiko-sosyal açılarının tamamına göre eşcinsellik sapkınlıktır. Son dönemde LGBT lobilerinin en çok kullandıkları argüman ise “tercih” iddiasıdır. Buna göre kişisel tercihe katlanmak ona destek olmak hatta onu özgürlük alanı olarak kabul etmemiz istenmektedir.
Açıkçası bir sapkınlığa hak ve özgürlük alanı açmanın başkaca sapkınlıklar açısından da hak ve özgürlük talebine yol açacağını bilmek lazım. Nitekim bugün için sesleri daha cılız olsa da “pedofili natural(tabii) bir cinsel yönelimdir” tarzı paylaşımların sosyal medya ağlarında dolaşımda olması tesadüf olmasa gerektir.
Büyükler arasındaki eşcinsel sapkınlığa tercih ve hak bağlamında bakan lobilerle, pedofilik (sübyancılık) sapkınlık taleplere sahip olanların sosyal ağlarında birbirlerini destekliyor olmalarına da dikkat çekmek lazım.
Kanaatimizce eşcinsellik tercih bağlamında dahi değerlendirilecek olursa, en yalın hali ile “Allah’a kafa tutmaktır”. Yani Allah’a; “benim için seçtiğin ve beni yarattığın cinsiyeti kabul etmiyorum” demektir. “Benim bedenim, benim tercihim” diye slogan atmanın anlamlarından birisi de budur.
Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim meseleyi en yalın ve öz haliyle anlatır;
“Lût’u da (peygamber gönderdik). Kavmine dedi ki: Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Çünkü siz, kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir topluluksunuz. Kavminin cevabı, Onları (Lût ve arkadaşlarını) memleketinizden çıkarın! Çünkü onlar fazla temizlik taslayan insanlar! demelerinden başka bir şey olmadı. Biz de onu ve karısı dışındaki aile fertlerini kurtardık. Karısı geride kalan- lardan (kâfirlerden) idi. Ve üzerlerine dehşetli bir yağmur (taş) yağdırdık. İşte gör günahkârların sonunun ne olduğunu!” (Araf; 80-84)
Ayetlerdeki ifadeler ne kadar tanıdık değil mi: “Lut kavminin torunuyuz” ile başlayıp, “benim bedenim” ile devam eden cümleleri hatırlıyoruzdur herhalde. Hatta, “velevki….” Diye başlayıp buraya yazmaya utanacağım şeylerle devam eden cümleler çok bilindik hale geldi maalesef. Yine, ahlaksızım, namussuzum, cenabetim şeklinde etik ve psiko-sosyal açıdan kirliliği ifade eden kelimelerle övünen sapkınlıklar da çok sık görülür oldu.
Açıkçası çağlar öncesinden Kur’an’ın bize söylediği çirkinliklerin kendisinin ve onları işleyen sapıkların sözlerinin tıpkıyla bugüne taşındığını görüyoruz. Bu haliyle Kur’anın çağlar aşan mesajına bir kere daha şahitlik ederken, sapıklık geninin hep aynı reflekste olduğunu bir kere daha görüyoruz.
Şu açıktır ki, eşcinsellik, İslam dininde açıkça yasaklanmıştır. Bu yasağın insan ve toplum hayatı için ne kadar önemli ve doğru olduğunu yukarıdan beri anlatageldiğimiz yönleri açısından görmek mümkündür.
Bahsi kapatırken
Yapılması gereken, toplumsal yapımız için büyük bir sorun haline gelen bu sapkınlığın tedavisinden önce ortaya çıkmaması için tedbirleri almaktır. Kastımız bu sapkınlığın yayılmasını önlemektir. Bunun için de biyo-psiko-sosyal açıdan cinsel kimliklerine uygun nesiller yetiştirebilmenin adımlarını atabilmektir.
Çocukluktan itibaren doğru anne-baba figürünü modellemiş, dini ve ahlaki değerlerimizi doğru yöntem ve içerikle öğrenmiş çocuklar yetiştirmeye çabalamalıyız. Eşcinsel zorbalık ve eşcinsellik lobisinin küresel saptırma gücünü boşa çıkaracak en güçlü argümanımız hala “Ailedir”. Aileyi ayakta tutmak için bireyler ve devletimiz olarak yapılması gereken ne varsa yapmalıyız.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği/Cinsiyetsizlik söylemi başta olmak üzere aile yapımızı bozmayı hedefleyen bütün zehirlere karşı uyanık olabilmeliyiz. Evet uyanık olmak önemli. 2021 yılı için internet üzerinden ön kayıt alan bir kreş çocuğunuzun cinsiyeti sorusuna; “ kız, erkek ve diğeri” şeklinde üç seçenek sunabilmiştir. Gelen tepkiler sonrasında düzeltme yapılsa dahi zihinsel alt yapı ve tehlikenin anlaşılması açısından önemli bir örnektir diye düşünüyorum.
Allah’ın gönderdiği bütün, ilahi mesajların ortak hedefleri olan; can, mal, akıl, akıl ve nesli korumak şeklindeki 5 hususa bir kez daha dikkat çekmeliyiz. Bunların herhangi birisine zararı dokunan herhangi bir şeyin doğru olması mümkün değildir. Belki buruda şu da denmelidir: eşcinsellik ve zinanın insan/insanlık için birçok zarar ve sorunu bünyesinde barındırdığı doğrudur. Ancak faraza bu böyle olmasaydı dahi Allah yasak dediği için Müslümanca duruş onu yasak görürdü. Bu kadar net bir durumdan bahsediyoruz.
Bu bahsi uzattığımın farkında olarak meseleye dair özet bilgi vermeye çalıştığımı da söylemeliyim.
Fıtratını koruyabilenlerden olalım diye dua ile…
Vesselam
Not:Bu yazı “Gençlik Flört Sınavında” isimli kitabımızdan uyarlanmıştır. Detaylar için bahse konu kitaba bakılabilir
|
||
|