ÇEMİŞGEZEK MİTİNGİNDE SLOGAN ATMAKLA KUDÜS KURTULMAZ MI?
Tahrif edilmiş Tevrat üzerine yapılmış sapkın yorumlardan yola çıkarak, Yahudi olanlarla olmayanların iletişiminde belirleyici bir kavramdır GOYİM.
İbranicede kelime anlamı "SIĞIR' olan kavrama göre, Yahudi olmayan tüm insanlar Goyim adıyla tanımlanır. Bu iletişim, Yahudi ırkının üstünlüğü ve seçilmiş halk olduğu üzerine kuruludur. Onlar Yahudilere hizmet etmek (!) üzere yaratılmışlardır.
Bu sapkın inançtan beslenen güruhun açtığı 100 Yıllık yaramız kanamaya devam ediyor. Parça parça bölünen, bölündükçe de izzeti ve iradesini de kaybeden ümmetin bu gün için hali dününden daha iyi değil.
İşte bu 100 yıllık yara başsız ümmetin can evini oluşturan kritik bir noktadır. İnsanlık tarihi boyunca İlahi vahyin merkezi olmuş peygamberler ocağı Beyt’ül Makdis’ten bahsediyorum elbette.
Son durum; işgal güçlerince Ramazan günü Kudüs sokakları ve Aksa’da zulümler bilerek ve isteyerek arttırılmıştır.
Bu zulümlerin Müslümanlarca kabul edilmesi elbette mümkün değil. Bununla alakalı bireysel ve kitlesel tepkiler ortaya konmaya çalışıldı. Özellikle sosyal medya üzerinden çalışmalar yapıldı.
Doğrusu durumun çetrefilli yapısı ve son yüz yıldaki Müslümanların param parça hali de göz önüne alındığında sonuç alıcı tepkinin ne olması gerektiği konusunda ortak bir akıldan söz etmek pek de mümkün gözükmemekte.
ŞÖYLE Kİ!
Örneğin, Filistin’li Müslümanların temel ihtiyaçlarını da kapsayan bütün İthalat ürünleri maalesef İsrail gümrüklerinden geçirilebilenlerle sınırlı. Yani İstesek de istemesek de Filistin’e her hangi bir ürün ticaret yoluyla da olsa girecekse İsrail gümrüğünden girmek zorunda. Şimdi gel de İsrail ile ticari anlaşmaları tümden kesip atalım. Allah şahittir İsrail’e mecbur olmanın hesabını verebilmemiz mümkün değil.
Ancak ülke içi siyasal muhalefeti Cihad zanneden kaprisler yüzünden Kudüs çaresizliğe mahkûm olacaksa bu tavır sorgulanmalıdır. Bunun yerine kısa, orta ve uzun vadeli çözümler üretilmelidir.
Yine, Çemişgezek'te yapılan protestonun Kudüs’ü işgalden kurtarmadığı gerekçesi ile; “sokaklara meydanlara neden iniliyor, bunlar gereksiz eylemlerdir.” şeklindeki itirazları da görüyoruz.
İsraili yıldırmak için yapılabilecekler konusunda fikir beyan ederken "bağırıp çağıracağınıza" diye başlayan bilmişlik tarzının iticiliği de ayrı bir bahistir.
Pragmatik ve seküler kaynaklardan beslenen bu yaklaşımın da isabetli olmadığını düşünüyorum. Zira bu eylemlerin tavır ve duruş sergileme adına önemli olduğunu, gönül ve zihinlerdeki işgali bitirmek için çok önemli kapıları açtığını, ayrıca gençliğimizin sorumluluk ve idealizm bilinci ile yetiştirme zeminini sıcak ve diri tuttuğunu görmek lazım.
Bu yüzdendir ki; KUDÜS DUYARLILIĞI konusunda Sosyal Medya ve Meydanlarda ortaya konan tepkilerin gereksiz olduğunu söyleyerek ahkâm kesenlerin isabetli olmadıklarını düşünüyorum. Bu durumun Müslümanların Kudüs üzerinden geliştirmeye başladıkları BİLİNÇ ve VAHDETTEN rahatsız olan KÜRESEL yaklaşıma da katkısı vardır. Güdülen bir sığır (goyim) olmak zaten güdüldüğünün farkına varmadan olur.
SLOGAN;
Kudüs davası akıl, bilgi ve duyguların başat yürümesi gerek bir davadır. O nedenle; Akıl ve bilgi ile yapılacaklar konusunda adımlar atılırken dua da beddua da edilmeli. Slogan da atılmalı.
Dua, aklın ve bilginin gereğini sonuca ulaştıracak alemlerin Rabbi’ne sonucu havale etmektir. Zira o izin vermezse sonuç alınmaz. Beddua, şikayetini Allah’a arz etmenin zirvesidir. Slogan ise öfkeyi ve bilinci diri tutan enerji içeceğidir.
Allah korusun ama ; “bu işler sloganla, beddua ile dua ile olmaz” diye millete üstenci bakanların en azından bir kısmı; öfkelerini beslemedikleri için yarın hadi yürüyoruz dendiğinde de başka bahaneler üreteceklerdir.
Mesela bu bazıları; bu işler savaşla İHA ile SİHA ile olmaz. Oturup bir konuşalım derlerse, zaten orası İslam için çok da kutsal mekân değil derlerse şaşırtıcı olmaz.
Allah korusun….
Çabamız ve gayretimiz özgür Kudüs ve Filistin olsun diye dua ile…
Vesselam..!
|
||
|