KÜRESEL YOZLAŞMA VE GENÇLİK "İSTANBUL SÖZLEŞMESİ"
Küresel yozlaşmayı iliklerimize kadar yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz. Özgürlük ve çağdaşlık sihirli iki kelime. Saldırı ve organize işler bu iki masum sözcükle ifade edilen kapıdan girmektedir. "Günümüz gençleri öyle sorumsuz ve uçarılar ki yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize ağırbaşlı olmayı- büyüklerimize saygılı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler ise ne kural tanıyor ne beklemeyi biliyorlar. Üstelik duygusuz ve düşüncesiz davranıyorlar." Bu sözleri kim söylemiştir sizce ve ne zaman söylenmiş olabilir? Şaşıracaksınız- evet tarih M.Ö. V11 yüzyıl- söyleyen ise Yunan Şairi Hesiod. Kuşakların birbirinden şikayet etmesi yeni bir konu değil. Kendi tarihimizde de buna benzer şikayetler ve kuşak çatışmaları hep olmuştur- olacaktır da. Durum kuşak çatışmasının ötesindedir maalesef. "İslami olan ile Yahudi olan arasında fark edilemeyecek benzerlikte kültür yarattık." Tespitinde bulunuyor Aliya İzzet Begoviç. Üstat Necip Fazıl Kısakürek "Ellerimle yoğurduğum gençlik" diye tasnif ettiği; "kim var dediğimde arkasına ve önüne bakmadan BEN varım diyecek gençlik" derken ise; aslında sorumluluk kuşanmış- kuşatıcı- kuçaklayıcı- cesur- nemelazım demeyen- yüksek idealleri olan gençliği hedeflemiştir. Bugün durum Aliya'nın veciz ve acı bir şekilde ifade ettiği gibi- makas çok açılmış- gecekondularda yaşayan gençler başta olmak üzere- ülkemizde ise hafife alınamayacak sayıda gencimiz uyuşturucu batağına sürüklenmiştir. Bu yetmezmiş gibi; "Çağdaş" ve "özgür" olmak meselesi o kadar ileriye götürülmüştür ki bugün; Eşcinsellerin varlıkları çağdaşlık- yaşam alanları özgürlük olarak yutturulmak istenmektedir. Bunu ülkemize kabul ettirmek- normalleştirmek için- eğitim- tiyatro- sinema televizyon- gazeteler ve sosyal medya kullanılmaktadır. Bununla da kalmayıp "İstanbul Sözleşmesi" adı altında yasal düzenleme de yapılmıştır. Durum hiç de iç açıcı değildir. Acil çözüm üretilmelidir ve öncelikle- pek çok batılı ülkenin genel ahlak kurallarına aykırı buldukları için ŞERH koydukları "İstanbul Sözleşmesi" derhal- zaman kaybedilmeden iptal edilmelidir. Aksi halde ülkemizde "Eşcinsel Evlilikleri" yerel yasalarla kabul edilmeyecek- kabul edilmeyince taraflar Avrupa İnsan Hakları mahkemesinden evlilik kararını kısa sürede alacaklardır. Bunlara meydan verilmeden- acil olarak yanlıştan dönülmelidir. Seçme ve Seçilme yaşı- yani; ülkeyi YÖNETME ve YÖNETECEKLERİ belirleme yaşı malesef bütün uyarılarımıza rağmen onsekize indirilmiştir. Vahim bir durum ise yaşı onsekiz altında ve üstünde olan gençlerimizin önemli kısmı Deist- Ateist olduklarını çekinmeden ifade edebilmeleri dir. Merhum Erbakan; "Bizim davamız İslam'dır. Gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır. Hak nizamı hakim kılmaktır. Arzumuz tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz cihattır. Yolumuz ikna metodudur. İnsanlığın kurtuluşu ancak İslam ile mümkündür. İslam ise Allah'ın yapısıdır. Dolayısıyla mükemmeldir. Eksik ve noksanlık kabul etmez." Hedefini ve metodunu ifade etmiştir. Hedef ve metod başkalaşınca olanlar olmaktadır. Bugün malesef "İslami Istilahlar'ın" terimlerin içi boşaltılmıştır. Anlamları yitirilmiştir. "Hicret işkembecisi"- " Cihat Bakkaliyesi" Bu kargaşada CİHAT anlaşılabilir mi? Hicret anlaşılabilir mi? Nerede ise bütün kavramlar siyasi ikbal için-ticari menfaat için kullanılmaktan çekinilmemiştir. Böyle bir ortamda "GENÇ"- İslam'ı nasıl anlayacak- nasıl idrak edecek? Anlamadığı- idrak edemediği- örnek hayatlar görmediği için; ÖZGÜRLÜK- ÇAĞDAŞLIK kılıfına sarılmış ZEHİRİ içmektedir. Kaybedilecek bir an dahi yoktur. Vesselam
|
||
|