Aklın, Akıl ile Tuzakları
Müjdeli Zamanları Sıradanlaştırarak, Kaybetmeye Müptela Olmak Kaybettikçe ve kaybettirdikçe kazanma edasıyla kahramanlık taslamak. Kendi sınırlı aklıyla, sonsuz bir hazineyi sınırlandırmaya kalkışmak. Şeytan gibi huzurdan kovulmayı beklemeden, şeytanca tuzakların kurucusu olmak. Akıl, cennete giden en kutsal alet iken, akıl ile başını belalara salmak. Müstahak değil midir, o aklı en sonunda taştan taşa çalmak?
Sana ilaç diye verilen devayı dozunda almadığın için zehre çeviren sen, ne diye hak dava edersin zehirlenmekten. Akıl da hazinelerin anahtarı iken, anahtarı, hazine zannedip sefil olan yine sen. Ne kadar da revaçta bu aralar akıl ile akılsızlaşmak, aklı kullanarak akıldan uzak kararlar almak. En kötüsü de aklı verene, aynı akılla kafa tutmaya çalışmak. Gözü veren, gözün gördüğünü de verense, aklı veren, tüm akılları bilense, sen hangi cüssenle girdiğin yanlış yolları doğru diye aklamaya çalışır, hangi sersem aklınla, akla uydurmaya kalkışırsın? O yok, bu yok, ona inanmam, buna inanmam. Asırlardır insanlar yanılmış da şimdi birileri her şeyi doğru anlamış nasılsa??? Üstelik anladıkları ne varsa İslam’a değil de, şeytana hizmet ediyor adeta. Şimdi de tutturmuşlar hangi mübarek gecede, nasıl sevap verilip verilmeyeceğine de ahkâm kesmeye. Yahu sana ne? Allah sonsuz hazinesinden mü’minleri müjdelemekte. Seni ilgilendirmez ki zaten bu mesele. Sonsuzu aklın almıyorsa, sonsuz sevabı da anlayamazsın sen, yorma kendini boşu boşuna. Allah, haşhaş kadar minicik tohumlara bereket verirken, kandil gecelerini de hediye edemez mi en bereketlisinden? Öylesine cennet iklimleri geldi ki, her yer bahar gibi nedir bu illa ben çiçekleri sevmem diye gözlerini kapatırcasına direnmen?
Biz inanıyor ve iman ediyoruz. Bereketli tohumları, dünya gözü ile en net haliyle görürken, huzuru iliklerimize kadar çekmeyi ve sadece O’na yönelmeyi seviyoruz. Şahidiz yer yüzündeki tüm mucizelere, yaratılışın ta kendisi en büyük mucize iken, mucizeleri inkar etmenin derdine düşenlerden yine mucizelerin sahibine iltica ediyoruz. Kayyum Esması ile bizleri her an, her saniye yeniden yaratmasına hayran kalırken, enerji bedenimizde duanın gücüyle ne büyük mucizeler gerçekleşiyor. Bu mucize tadındaki güzellikleri daha dünyada iken görenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bilim artık her şekilde ruha ışık tutuyor. Mucizeler, adeta bilimle ispat ediliyor. Enerji terapistleri, Hazreti İsa’nın şifacı rehberliğinden yola çıkarak şifalanmayı öğretiyor ve deneyimliyor. Birileri “yok, olmaz, hayatta inanmam” diye kendini heder etse de, biz inanıyoruz elbet mucizelerin Hak katında, an kadar kolay gerçekleştiğine…
|
||
|