Reklamı Geç
YAZARLAR
CHP, HDP, SP VE İYİ PARTİ ANAYASASI İNKÂR EDİLDİ, İYİ PARTİ’DE NELER OLUYOR?
Dr. Adnan Küçük / Kırıkkale Üniv.Huk.Fak.Anayasa Huk. Ana Bilim Dalı Dr. Öğr.Üy.
29 Kasım 2020 - Pazar 03:55

Millet İttifakında tuhaf gelişmeler yaşanıyor. 2018 yılında (21.06.2018) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP, HDP, Saadet Partisi (SP) ve İyi Parti’li yetkililerin bir araya gelerek, bir anayasa değişikliği üzerinde ortak çalışma yaptıklarını televizyonlarda açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması o zamanlar kamuoyunda tartışma konusu olmadı.
Burada şu belirlemeyi yapmak istiyorum. İyi Parti ve diğerlerinin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalınması halinde uygulanması planlanan bir hesapları olmuş olabilir. Bu hesaba binaen o zamanda, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına tepki vermemiş olabilirler. Ama, tepki vermemenin bir neticesi de, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında belirttiği ortak anayasa çalışmasının yapıldığını zımnen kabullenmiş olmaktadırlar.
Ne zaman ki İyi Parti milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, geçenlerde bu durumu gündeme getirdi. Bir anda kamuoyunun en baskın tartışma konularından biri bu konu oldu.
Özdağ, hem bu konuya, hem de İstanbul İl başkanının Fetö’cü olduğuna dair açıklamaları sebebiyle partisinden ihraç edildi.
HDP, CHP, SP ve İyi Parti’nin Ortak Anayasa Çalışması Oldu mu?
Önce Özdağ’ın kamuoyunu hareketlendiren sözlerini nakledeceğim: 
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, (24 Haziran) 2018 Genel seçimlerinden önce İyi Parti’den 2 kişiye talimat vererek, Divandan ve GİK (Genel İdare Kurulu)’ten habersiz olarak CHP, SP ve HDP’lilerle oturup 4 ay boyunca, (Cumhurbaşkanlığı) seçimlerin ikinci tura kalması durumunda açıklanacak bir anayasa hazırlığı içerisinde olmuştur.
Bu açıklamalar üzerine, CHP, SP ve HDP’den ses gelmeden evvel, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener kısa ve net bir açıklama yaptı. Akşener’in açıklaması şu şekildedir:
“Biz ne HDP, ne CHP, ne de SP’yle herhangi bir anayasa çalışması yapmadık nokta”.
Bu açıklamalarla, Akşener, hem 21.06.2018’de Kılıçdaroğlu tarafından yapılan açıklamayla, hem de bu açıklamayı zımnen kabul ettiği için kendisiyle çelişmiş olmaktadır. Bu çelişki, İyi Parti açısından hayati derecede önem verilen bir konu olduğu için, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 2018 yılında yaptığı açıklamalarla temelden çelişen bir açıklama yaptı.
Önce Kılıçdaroğlu’nun 2018’de yaptığı açıklamaya yer vereceğim: 
Seçimlerden önce, seçimler daha gündemde yok iken millet ittifakını oluşturan partiler bir araya geldik. Bir anayasa değişikliği için neler yapabiliriz diye ilkeler belirlendi ve o komisyonun başkanlığını da Sayın Kaboğlu yapıyordu. Dört partinin anayasa değişikliği ile alakalı üzerinde anlaştıkları ilkeler üzerinde bir anlaşma metni hazırlandı.
Meral hanımın açıklamalarından sonra, muhtemelen millet ittifakının zarar görmemesi maksadıyla, Kılıçdaroğlu, önceki beyanları ile çelişen şu açıklamayı yaptı: 
Böyle bir anayasa çalışması yok, bu konu kamuoyunda tartışılıyor, ben de hayretle izliyorum. Dört partinin bir araya gelerek, bir anayasa taslağı hazırlaması diye bir şey yoktur.
Peki bu açıklamalardan hangisi doğru; Anayasa çalışması yapan komisyonun başkanı olduğu belirtilen Kaboğlu ile diğer iki partiden gelen açıklamalar hangi yöndedir? Bu meselenin vuzuha kavuşması için bütün bunların da bilinmesi gerekiyor.
Kaboğlu’nun açıklaması şu şekildedir: 
(Sözü edilen ortak anayasa çalışması) 2018 Ocak ve Nisan ayında 4 parti arasında yapılan anayasa çalışmasına ilişkin bir bilgidir. CHP, HDP, SP ve İyi Parti uzmanlarıyla, yetkilileriyle bir ortak paydalar oluşturan anayasa raporu hazırlandı.
SP Genel Başkanı Karamollaoğlu şunları söyledi: 
“Zannediyorum karıştırdıkları temel bir husus var. Biz o dönem Millet İttifakı’nın prensiplerini belirmek için bir araya geldik” ifadelerini kullandı. Bu ifadelere Akşener, “karıştırma oraları, o ayrı, o ayrı” diye alelacele itiraz ederek mekanı terk etti. 
Özdağ, bu açıklamaya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: 
“Adına ister prensip, ister ilke, isterse de çerçeve deyin. Oluşturulan metin, Kaboğlu’nun da dediği gibi anayasa çalışmasıdır. Karamollaoğlu da bunu doğrulamıştır”. 
Bu açıklamalar Akşener ile Kılıçdaroğlu’nun ikinci açıklamasını zayıflatıyor. 
Bu konuya ilişkin HDP Milletvekili Garo Paylan’ın açıklamaları şu şekildedir: 
“Bu yalnızca bir girişimdir, yani anayasa çalışması bir girişim olarak o noktada kalmıştır. Çeşitli çalışmalar bu anlamda olmuştur. Olması doğal olandır”.
Bütün Bu Açıklamalar Neye İşaret Ediyor.
Adı üzerinde bu çalışmanın, en azından İyi Partililerin geniş kesimleri bakımından gizli olarak yapıldığı, hatta Akşener ve çok dar bir kadro dışındaki İyi Partililerin bu çalışmayı bilmedikleri, Divan ve GİK’in de bundan habersiz olduğu belirtilmektedir. 
Gizliliği belirgin olan toplantılar, ya çeşitli söylemler, ip uçları, çeşitli pazılların bir araya getirilmeleri ile açığa çıkarılmaya çalışılır. Ya da bu tür toplantılara katılanların bir şekilde bölük pörçük ve birbirini tamamlayan açıklamaları ile bu gerçeklik ortaya çıkar.
Burada açık ve net olarak Akşener dışında hiçbir kimse bu çalışmayı inkâr etmiyor. Hatta aslında Akşener, 2018’de zımnen kabullendiği bu çalışmayı şimdi alenen inkar ediyor.
Kılıçdaroğlu’nun ikinci açıklamasının bu konuda pek bir delil kıymetinin olmadığı kanaatindeyim. Çünkü Kılıçdaroğlu, bu toplantıların yeni sonuçlandığı bir dönemde, çok net bir şekilde bu çalışmaların yapıldığını ifade ettiği ve hatta bu açıklamalar Akşener tarafından da o dönemde zımnen kabul edildiği halde, Akşener’in bu günlerde açık ve net bir şekilde bu çalışmaların yapılmadığını söylemesi üzerine, hem Akşener’i zor durumdan kurtarmak, hem de ittifakın sarsılmasını önlemek için, önceki açıklamaları ile çelişen açıklamalar yapmıştır. 
Bu durumda, bu toplantının geri kalan bütün tarafları, bu çalışmanın yapıldığı yönünde açık ya da ima yollu beyanlarda bulundular. Bu konuda en net açıklama, toplantıya başkanlık yaptığı belirtilen Kaboğlu’ndan gelmiştir. Yukarıdaki açıklamaların geneline bakıldığında, bu gizli toplantının gerçekleşmiş olma ihtimalinin çok yüksek olduğu kanaatindeyim.
Peki Akşener Ortak Anayasa Çalışmasını Neden İnkâr Etme Yoluna Gitti.
Bunun iki yönlü sebepleri mevcuttur. 
(1) HDP ve MHP birbirlerine zıt noktalarda yer alan iki partidir. MHP, Türk milliyetçiliği kimliği ile vatanın ve milletin bölünmezliği ve dil birliği konusunda hassasiyeti üst düzeyde olan bir partidir. Bu partinin, bu baskın kimliğiyle HDP ile bir arada görüntü sergilemesi siyasî gerçekliklerle bağdaşır bir durum değildir. 
Akşener, önce, MHP genel başkanlığını elde etme teşebbüsünde bulundu. Bu süreçte yaşanan 15 Temmuz ihanet kalkışması sebebiyle bu teşebbüs akim kaldı. İlerleyen süreçte Akşener’in MHP genel başkanlığına seçilme ihtimali fiilen ortadan kalktı. 
MHP genel başkanlığı teşebbüsünün akim kalması akabinde, kurucu üyelerin bir kısmı MHP’den ayrılanlardan, bir kısmı da diğer siyasi yelpazede yer alan kesimlerden oluşan ve Genel Başkanlığını Akşener’in yaptığı İyi Parti kuruldu. Bu parti, salt MHP fikriyatını temsil eden kimliğe sahip olmadığı izlenimi vermek isteyerek, kurucu üye yelpazesini oldukça geniş tutmak istemiştir. Fakat, milliyetçi kimliği üst düzeyde baskın olan Özdağ gibi karizmatik kişiliğe sahip bazı kişilerle diğer çok sayıda MHP mihverinde yer alan kişilerin parti kurucuları arasında yer alması sebebiyle, bu parti hakkında MHP’den ayrılanların kurdukları milliyetçi bir parti izleniminin baskın olduğu yönünde kamuoyunda bir algı oluştu. 
Bazı konjonktürel şartların zorlaması halleri istisna tutulacak olursa, bu partinin bu baskın kimlik algısıyla HDP ile aynı mahfilde ittifak görünümü sergilemesi siyasî ve fiili gerçekliklerle uyumlu görünmüyor. Nitekim İyi Parti yönetimindeki ve tabanındaki bu hassasiyet sebebiyledir ki, CHP yönetimi de HDP ile doğrudan ittifak yaptıkları yönünde bir görüntü vermemeye çalışıyor. CHP ile HDP tabanının, dayanışma içerisinde birbirlerine oy vermeleri, hatta bu işlerin organize bir şekilde yapılması, özenle ittifak tartışmalarının uzağında tutulmaya çalışılmıştır. Nitekim Akşener de, kendisine sorulan sorularda, bu görüntünün bir ittifak olmadığına işaret eden cevaplar vermiştir.
İşte CHP, HDP, SP ve İyi Parti’nin aynı masa etrafında bir Anayasa çalışması yaptıkları ve hatta milliyetçi hassasiyetleri darman duman edecek bazı anayasal ilkeler üzerinde mutabakat sağladıkları yönündeki bir izlenim verilmesi, bu parti tabanında ve bazı milletvekilleri üzerinde tahripkâr sonuçlar meydana getirebileceği için, bu müşterek anayasa çalışmasının ya gizlenmesi ya da gizlenemiyorsa inkâr edilmesi yoluna gidilmiştir. 
Bunun varlığının ortaya çıkmasının iki tür tahripkâr sonucundan korkulmuştur. 
Birincisi, İyi Parti tabanının ve partiye zarar verebilecek sayıda milletvekilinin bu partiyi terk etmeleri ya da derin çatlaklara sebep olabilecek tepkilerin verilmesi sonucundan korkulmuştur. En çok da, parti tabanının verebileceği üst düzey tepki ihtimali, Akşener’i bu kadar kesin ve net bir şekilde bu çalışmayı inkar eden açıklama yapmaya sevk etmiştir. 
İkincisi, Akşener’in ortak anayasa çalışması yapılmadığına dair net tutum sergilemesi, millet ittifakının temelden çatlaması ve bölünmesi ihtimalini ortaya çıkardı. Kılıçdaroğlu, millet ittifakının korunması ve sürdürülmesi amacıyla makyavelist bir tutum sergileyerek, bu konuya ilişkin, geçmişteki beyanları ile çelişme pahasına, ortak anayasa çalışmasının varlığını inkâr etmiştir. Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in açıklamalarını teyit eden ikinci açıklaması ile hem Akşener’in rahatlatılması hem de millet ittifakının korunması amaçlanmıştır.
(2) Şu anki evrede, İyi Partinin tabanının ve tavanının belli bir kesimi ile HDP’nin bir arada görünüm sergilemesinin tahripkar sonuçlarından korkulduğu için, muhtemelen yakın gelecekte, bu partinin üst yönetiminde bir dönüşümün sağlanması amaçlanmaktadır. HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş ile Akşener arasındaki kahvaltı muhabbeti, bunun ilk zımnî işaretidir. Zaman içerisinde bu görünümün tabana da yayılması amaçlanmaktadır. 
İyi Partide bu amaca yönelik ilk icraat olarak milliyetçi kimliği ile sembol bir şahsiyet olan Özdağ partiden ihraç edildi. Özdağ’ın İyi Parti’den ihracı, önceki yıllardaki MHP’den ihraç edilmesinden çok farklıdır. Çünkü, Özdağ’ın MHP’den ihracı, daha ziyade parti içi uyumsuzluk olarak değerlendirildi, bu ihraçla partinin milliyetçi kimliği zedelenmedi. Oysa, Özdağ İyi Partiden ihraç edildiği gibi, üst yönetimde de siyasi yelpazeyi genişletici bazı atamalar yapıldı. Bu işler olurken milliyetçi kimliği baskın bazı milletvekilleri partiden istifa etti, muhtemelen bazıları da, istifa ya da ihraç yoluyla uzaklaştırılacaklardır. Bu istifalar teşkilatlar düzeyinde de olacaktır. Nitekim sıklıkla teşkilatlardan istifa haberleri geliyor.
Bu ihraç ve istifalar, İyi Parti’nin MHP’nin farklı bir versiyonu izlenimi ortadan kalkıncaya kadar devem edecektir. 
Sosyal demokrat kimliği baskın olduğu bilinen bazı kişilerin parti yönetimine atanmaları, bu projenin bir başka parçasıdır.
İyi Parti’nin gelecekte takınacağı siyasî tutumla da ilgili olduğu için, bir paragraf da HDP’ye açmak istiyorum. PKK, sahada büyük ölçüde güç kaybetmiş görünüyor. Biden yönetimi, bu örgütü tekrardan diriltebilir mi? meçhul. Bu zeminde, HDP’den yapılacak bazı açıklamalarla, bu partinin, artık bölgesel, etnik değil, Türkiye’nin bir partisi olduğu izlenimi verilmek istenecek ve bu proje, muhtemelen harici mahfillerde de destek bulacaktır. Bu imaj değişimi sayesinde, PKK ile bütünleşik kimlikten uzak olduğu yönünde bir algı oluşturularak, HDP, CHP’nin çok daha aleni olarak ittifak yapabileceği noktaya getirilmeye çalışılacaktır.
Parti yönetimindeki ve milletvekillerindeki değişim ve dönüşümler neticesinde, İyi Parti’nin, merkez sağı da merkez solu da kucaklayacak merkezde bir parti kimliğiyle, artık Türkiye’nin bir partisi kimliğine büründürülen ve bu yönde algı oluşturulan HDP ile de aleni ittifak edebileceği zemin hazırlanmaya çalışılıyor. 
İyi Parti’de bu yeni oluşum kapsamında, milliyetçi çizgideki bazı sembolik şahsiyetler sırf görüntü oluştursun diye korunacaktır. Ama, milliyetçi kimliğin bundan sonraki süreçte, İyi Parti’de etkin olma şansı kalmamıştır. İyi Partide bu şekilde şekillendirilen baskın kimlik, dönüştüğü izlenimi verecek HDP’nin de içinde yer aldığı millet ittifakının umumi kimliği ile uyumlu olacaktır. Elbette dönüşmüş HDP=İyi Parti olmayacak. Ama HDP yanında, Deva ve Gelecek Parti’nin de içinde yer alacağı bu geniş yelpaze içerisinde İyi Parti’nin de aleni olarak yer alabileceği bir siyasi ittifak atmosferi oluşturulmaya çalışılıyor.
İyi Parti’nin Yeni Kimliğinde FETÖ’cü Yapılanmanın Muhtemel Etkileri
İyi Parti’de milliyetçi kesimin istifa ya da ihraçlar yoluyla tasfiye edilmesi sürecinde, bu partiye yeni kimlik kazandırılması sürecinde, FETÖ terör örgütü ile iltisaklı kişilerin görev aldığı yönündeki iddialar, söylemler, olgular, algılar, bu parti için ayrı bir gelişmedir. Gerek geçmişte yaşanan bazı olaylarda FETÖ terör örgütü elemanlarının etkin rol almaları, gerekse son zamanlarda yaşanan bazı hadiseler bu yöndeki iddiaları bir ölçüde doğrular ya da en azında bu yöndeki şüpheleri güçlendirir mahiyettedir. Bunlardan bazıları şu şekildedir.
Özdağ’ın İyi Parti İstanbul İl Başkanı hakkında, FETÖ’cü olduğu yönünde iddialarda bulunması, bu partinin FETÖ’cülerle dayanışma içinde olduğu izlenimi vermiştir. Her ne kadar İl Başkanı bu iddiayı yalanlayarak Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunmuş ise de, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İl Başkanı hakkında adli soruşturma başlatmıştır. 
FETÖ’cüler son genel seçimlerde ağırlıklı olarak CHP ve İyi Parti’ye oy verdiler. FETÖ’cü olduğu yönündeki güçlü iddialara rağmen parti yönetimi tarafından İstanbul İl Başkanına sahip çıkılmasında, tabandaki bu yönelimin etkili olup olmadığını bilmiyorum. Ama, bu iki pazılın en azından algı düzeyinde birbirini tamamladığı söylenebilir.
İyi Parti teşkilatlarında meydana gelen istifaların birçoğunda, FETÖ’cülerin yönetimde görevlendirildiği yönündeki gerekçeler belirtilmektedir. Nitekim, Gaziantep’te 23 Kasım günü istifa ettikleri medyaya yansıyan istifacıların yaptıkları Ortak açıklamada, FETÖ ile iltisaklı kişilerin partide çeşitli görevlere getirilmelerine dikkat çekilmiştir. 
MHP yönetiminin bütün engelleme çabalarına rağmen, 2016’da olağanüstü Kurultay yaptırmaya zorlama sürecinde muhalif kanatta yer alan genel başkan adayı Akşener lehine kararlar çıkartan hâkimlerin birçoğu FETÖ ilişkisi sebebiyle gözaltına alındı. 15 Mayıs’ta olağanüstü kurultaya kapı aralayan kararı veren Ankara İcra Hâkimi Burhan Yaz 15 Temmuz sonrasında, FETÖ Terör örgütü ile ilişkisi sebebiyle açığa alındı, hakkında yapılan yargılama sonucu 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı. MHP’nin olağanüstü kurultaya zorlanmasına ilişkin davada “çağrı heyeti” kararını onaylayan Yargıtay üyesi Hüseyin Babacan hakkında tutuklama kararı verildi. 19.06.2016’da gerçekleştirilen MHP tüzük kurultayı sonrasında Akşener grubu lehine hukuki mütalaa hazırlayan Prof. Dr. Tekin Memiş gözaltına alındı.
Bütün bu olgular, Akşener FETÖ’cü olsun ya da olmasın, Akşener hareketinin FETÖ örgütü tarafından desteklendiğini gösteriyor. FETÖ’ye mensup oldukları halde, ilişkisi, irtibatı, iltisakı tespit edilmediği için haklarında yargısal işlem yapılmayan FETÖ’cülerin CHP ve İyi Partiye oy vermeleri, İyi Parti hakkındaki FETÖ’cü etkileşim ihtimalini artırıyor. Muhtemelen İyi Parti’nin yeni kimliğinde FETÖ’cülere de yer ayrılmış gibi görünüyor.
İlk Hedef 2023 ve Sonrası
Bu projenin ilk hedefi, daha erken yaptırılamazsa, 2023 TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. 2023’ün siyasî oluşum ve denge taşları döşenmeye devam ediyor. Müşterek anayasa çalışmasının gündeme getirilmesi, bu oluşum açısından erken oldu. Muhtemelen, bu açıklamalar birkaç sene sonra olsaydı, bugünkü kadar tepkilere, inkârlara yol açmayabilirdi.
Gelecekte bu yöndeki kurgucu rasyonalist proje ne tür sonuçlar ortaya çıkarır? Bunları bugünden bilebilmek zordur. Çünkü siyasi zemin çok kaygan. Türkiye bölgesinde gücünü gösterdiği ölçüde, iç ve dış dengelerde ciddi dönüşümler yaşanabilir. Bugünden geleceğe yönelik yapılan plan ve projeler, fiili ve siyasi gelişmeler karşısında çöpe gidebilir. Belki de dönüştürüldüğü izlenimi verilmek istenen HDP’nin de dâhil olduğu ittifak bloku içinde aleni olarak yer almak, İyi Parti geniş tabanında büyük kopuşlara sebep olabilir. Bu kopuş korkusu, bu parti yönetimini isteseler de istemeseler de, farklı blokların içerisinde yer almaya itebilir. Kısaca tavanda yapılan proje tabanda tutmayabilir. Ya da genişletilmiş millet ittifakı içerisinde yer alması, bu partinin eriyerek etkisiz hale gelmesine de sebep olabilir.
İyi Parti’nin orta ve uzun vadeli yön tayini, her şeyden önce gelecekteki harici ve dahili gelişmelere bağlıdır. Bu konuda en belirleyici etken AK Parti’nin politikaları olacaktır. Ak partinin politikalarındaki başarıya bağlı olarak, millet ittifakını yeniden şekillendirmeye yönelik proje iflas edebilir. Bu gelişmelere bağlı olarak İyi Parti, tabandan ve çevreden gelen baskılarla kulvar değiştirebilir. AK Parti’nin politikalarındaki başarısızlık halinde ise bu proje muhtemelen gelişir, İyi Parti de kısmen etkinliğini sürdürebilir. 

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

İmamoğlu, Menderes ve Erdoğan'ın Mahkûmiyetleri: Hangisi Mağdur?
Dünyada halledilmesi en zor konu: İdam -6-
1000 Yıl Sürecek Denilen 28 Şubat’ın Tahribatları Ve Tamiratlar
Dünyada halledilmesi en zor konu: İdam -5-
YENİ ANAYASA: Başkanlık Sistemi mi? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mi? -1-
Dünyada Halledilmesi En Zor Konu: İDAM -4-
Dünyada Halledilmesi En Zor Konu: İDAM -3-
Dünyada Halledilmesi En Zor Konu: İdam -2
Dünyada halledilmesi en zor konu: İdam -1-
Vesayetçi Zihniyete Göre Özde Cumhurbaşkanı (!?) Nasıl Seçilir?
Başörtülü Hakimler mi Başı Açık Hakimler mi Tarafsız Karar Verir?!..
1876 Kânûn-ı Esâsî'de Çeviri Hataları: TBMM Başkanına Çağrımdır
Harf Devriminin Türk Dilinde Meydana Getirdiği Sonuçlar
Türkiye’de Başkanlık Sisteminin Fikir Babası Prof. Dr. Burhan Kuzu
Fransa’da çoğulculuk ve Hoşgörü Yerini Faşizme mi Bırakıyor?
Hangi Cumhuriyet Yaşasın?
ABD'deki Seçimler mi, Yoksa!.. Venezuela'daki Seçimler mi Daha Az Hileli?
İzmir Depremi ve Hükümete Bir Öneri
Tarikatlar Atatürk’ün 1924 Anayasası’nda teminat altında idi
Enis Berberoğlu Milletvekilliğine Geri Dönebilir mi?
CHP’nin Sözünü Ettiği "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" Mümkün müdür?
Recep Tayyip Erdoğan 2023 Seçimlerinde Cumhurbaşkanlığına Aday Olabilir mi?
İstanbul Sözleşmesine Göre, Devlet Kadına Yönelik 'Alkol Temelli Şiddetle' Mücadele Etmeli mi?
Türk Toplumunun Temeli Olan Ailede "Alarm Zilleri" Çalıyor!?
15 Yaş Altı Kızlarla İmam Nikâhı ile Evlilik Suç mu? Değil mi?