Çok güzel bir yolda, huzura gark olurken gönlünüz, yürürken havayı içinize çekmek, hatta yürümek değil koşmak istersiniz.
Siz koştukça sona yaklaştıran adımlarınız olduğunu bilirseniz, koşmayı değil, durmayı dilersiniz.
Bir gün öncesi coşku duyarak baktığınız her şey ve her yer, bir gün sonrası, hüzne döner. Çünkü yolun biteceği ihtimali, yolun bütün güzelliğini gölgeler.
Kayıptır bazı duyguların adı, çıkmaz sokaklara gidiyorsa yollar. Ve son, hangi güzelliğin ardınca sonsa, geride kalan duygular, hep hüzne çıkar.
İçimde aheste bir rüzgâr var, hüznümü koynunda saklar; çünkü artık hiç istemesem de bitmesini, bitiyordur yollar.
……………..
Alışkanlıklar, öyle bir güce sahiptir ki, kendisine bağlananı kendinden eder.
Alışkanlıklar var ise, başkaları için sıradan olan duvarlar bile, bir anlam kokar.
Alışkanlıklar… Varken can verir, yokluğunda nefessiz koyar.
İnsan, öylece alışır da, korkusuzca kendini ateşe atar.
………………….
Biz de alışmıştık öylesine bir mekâna. Ne kadar alıştığımızın farkında olmasak da.
Her sabah çay tadında koşuyorduk mekâna, mekân, bizim olmasa da…
Bir sergiye meftun olur da, orada kalmak ister mi insan? Kalmayı diledik, ömür boyu olmayacaksa da.
Ve sonunda bir gerçekle irkildik. Gitmek zamanıydı, gönlümüz bunu duymasa da…
İşte o zaman fark ettik, alışmak, ayrılmaya benzin döküyormuş yanmak vakti tamam olmayınca…
Meğer sadece vazgeçtiğinde çıkıyormuş, o ateş, ortaya…
…………..
Öyle ise alışma. Alıştıkların ve anıların geldikçe aklına, gözyaşlarınla söndürebilirsin o ateşi, unutma.
Bırakma sakın, bir bulut gibi yakınken semaya, aç yüreğini dokunamasan da hatıralar kalsın yanında.
Yaşanan tüm güzellikler ve gülüşler adına, yol ver acılarına..
Ümidini ardında bırakma. Gitsen de kalbini arala, Yeni bir bahar var aralanan kapının arkasında.
|
||
|