Reklamı Geç
YAZARLAR
Süslü Kelimeler Acı Gerçekleri Kapatamaz!
Dr. Ercan ÖZÇELİK / Yazar, Eğitimci, Sağlık Yöneticisi
04 Kasım 2020 - Çarşamba 09:53

Huzurevi, Sevgi Evi ve Anaokulu ne kadar da güzel kurumsal isimler değil mi? Duyduğunuzda olumsuz düşünmeniz mümkün değil neredeyse. Huzura, analığa ve sevgiye kim karşı çıkabilir ki?

Darülaceze yani yaşlılar ve düşkünler yurdunu Huzurevi yapınca bütün dramatik görüntüleri örtebilir miyiz? Gerçekten hiç kimsesi kalmayan az bir kısmı müstesna olarak, genelde evlerinde bakılmayan, bıkılan, istenmeyen yaşlılarımız, ölümlerine kadar beklemek zorunda bırakıldıkları bu evlerde huzur buluyorlar mı? Huzuru bulan veya arayan yaşlılar mıdır, yoksa onları terk edip giden aileleri mi?

Evlerimiz büyüdü, yuvalarımız küçüldü! Yuvalarımızda yaşlılarımıza yer bulamıyoruz. Bilmem kaç parça koltuk takımı ve dolap setlerini bir şekilde sığdırabiliyoruz ama, iki dirhem bir çekirdek yaşlımıza katlanamaz olduk. En iyisi huzurevine terk etmek! Hele bir de kendi emekli maaşı falan varsa, sen sağ ben selamet demeyi çok sevdik.

Yuvasında bakabilme imkanı olduğu halde, yaşlı anne ve babalarını huzurevlerine terk eden evlatlar veya torunlar, cennet biletini çöpe atmış bedbaht gafillerdir. Büyük bir kazancı kaybetmenin yanı sıra, önemli bir görevi ihmal etmenin vebalini ve hesabını da vermek zorunda kalacaklar.

Dağılan yuvaların en büyük hasarına enkaz altında kalan çocuklar maruz kalır! Parçalanmış aile çocukları sağlıklı ve çift taraflı (ana-baba) sevgiden mahrumiyeti çok yoğun hissederler. Yetimhanelere “Sevgi Evleri” demek güzeldir ama, sağlıklı bir aile sıcaklığını vermeye yetersizdir. Yetimhaneler çocuklar için en son çare görülmelidir. Ailelerin korunması, yaşatılması bütün toplumun ve devletin temel ödevidir. Zorunlu olarak dağılan veya ana-babadan birisi vefat eden ailelerde ise müsait olan ebeveynin yanında kalınabilmesi için destek verilmelidir. Parçalanmış aileler kaderine terk edilemez. Akrabalık ilişkileri böyle günlerde önemlidir.

Yetimhanelerin şartlarını düzeltmek iyidir, güzeldir ve gereklidir. Çocukları buralara gelmeden önce koruyabilmek esas olmalıdır. Yoksa, adları her ne kadar sevgi evleri olsa da buralarda kalan çocukların hüzünlerini, sevgiye ve ilgiye açlıklarını, ziyaretlerine gittiğinizde hiç tanımadıkları halde sizlere özlemle sarılmalarından anlarsınız. İçiniz yanar, kendinizden utanırsınız.

Anaokulları, analarından koparılan çocukların gün boyu oyalandıkları mekanlardır. Anaokuluna veya kreşlere bırakılan her çocuk anasından koparılmış minik birer kuzudur. Çünkü, kapitalist sistem yüzünden genelde çalışmak zorunda bırakılan anaların yerine, çocukları oyalamak ve temel ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuştur. Anaokulları analığın kötü birer taklitçisidir. İnsanın ilk öğretmeni anasıdır. Sevgi ve ilgi yumağı içinde evladına yaşamayı ve dünyayı öğretir. Şuurlu bir anne ise, Rabbini ve Peygamber sevgisini yavrusunun saf yüreğine oya gibi işler. Adab-ı muaşereti, mahremiyet duygusunu, el becerilerini ve daha birçok şeyi ilk defa annesinden görür ve öğrenir. Okul çağına gelinceye kadar çocukların annelerinden koparılmaması lazımdır. Hemşirelik ve doktorluk gibi özel meslekleri olan, toplumun ihtiyacı için çalışması zorunlu bulunan, yavrularına bakabilecek yakınları olmayan anneler için, mümkün olan en iyi şartlarda ve kendilerine çok yakın anaokulları kurulmalıdır.

Bir toplumda huzurevlerinin, sevgi evlerinin ve anaokullarının sayıca artması hayra değil, şerre gidişatı gösterir. İsimleri süslü ama içleri hüzünlü bu kurumların, varlığının en önemli nedeni ailenin zayıflaması ve dağılmasıdır. Aile yapımızı korumak ve aile fertlerinin, doğumdan ölüme kadar aile içinde barınmasını sağlamak zorundayız. Parçalanmış aileler, yalnız  kalan yaşlılar, eskiden Avrupa haberlerinde okuduğumuz olayların bizim toplumumuzda da yaşanmasına neden oluyor. Öldükten sonra, ancak cesetlerinin kokmasıyla fark edilen insanlarımız var ne yazık ki! Çok üzücü olan başka bir durum da huzurevi veya sevgi evine yerleşemeyen insanlarımızın sokaklarda kalmasıdır. Kentlerimizde sokaklarda yaşayan binlerce evsiz insanımız var. Her türlü suistimal, kötü alışkanlıklar, hastalıklar ve açlıkla yüz yüze yaşıyorlar. Komşusu açken tok yatamayan bir ümmetin sonu böyle mi olmalıydı?

Yaşlılık, hastalık, engellilik ve fakirlik gibi sorunlar bütün insanların karşılaşabileceği doğal sonuçlardır. Etkilerini en aza indirmek için aile yapımızı güçlendirmeli ve ailemizi tehdit eden CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve benzeri aile düşmanı mevzuatlardan korumalıyız. Kadınlarımızın kutsal analık işlevlerini hakkıyla takdir etmeli, yuvalarında konforlu ve huzurlu bir anneliğe imkan sağlamalı, onları kapitalist düzenin çalışan köleliğinden kurtararak evlerinin sultanı olmalarına teşvik etmeliyiz. Çok geç olmadan değil, zaten çok geciktik! Batıyoruz, farkında mısınız???

Adınız
Yorumunuz
Hiç yorum yapılmamış.

Diğer Yazıları

Vatandaşa Banknot Zulmü Neden Yapılıyor?
Doğruyu Söylemekle Doğruyu Yaşamak Aynı Şey Değildir!
Sağlık Sistemimizi Çökerten Taşeronlaşma ve Kışkırtılmış Talep Sorunları
Türkiye Varlık Fonu’nu Anayasamıza Uymaya Davet Ediyorum!
Anayasa Değişikliği Yapılacaksa İstediklerimiz ve İstemediklerimiz Nelerdir?
Devlet Memurlarının Talepleri Nelerdir?
İklim Dayatmalarını Ne Kadar Biliyoruz?
Çoktan Kaybettiğimiz Bir Cephe: #Pornografi
Siyonizmle Mücadele Helal Gıdadan Başlar!
Yargı Paketlerinde Neler Olmalıydı?
Karşılıksız Çeke Ceza Varsa, Karşılıksız Vaatlere de Olmalı!
Başıboş Köpekler İçin Kim, Ne Diyor?
Emeklilere Yapılan Haksızlıklar ve Sonuçları
Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!
CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?
Aşk Olsun Sana HAMAS!
İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
YÖK'e Yok Artık Demek Lazım!
Kimler Bakan OLMASIN?
Mağdur Zorbalığı
Bir İstihdam Hastalığı: #Çalışanİşsizler
İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar
İhmal Edilen Kahramanlar-2: #UzmanÇavuşlar
İhmal Edilen Kahramanlar-1: #GüvenlikKorucuları
Memurların Durumu Devletimize Yakışıyor mu?
EYT Yangınını SGK Personeli Nasıl Söndürsün?
Kamu Hizmetleri Çakma Kadrolarla Yürütülemez!
Bağ-Kur’lunun Çilesi Ne Zaman Bitecek?
Anne-Baba İle Yaşanan Her An Nimettir!
EYT Mevzusu Neden Bu Kadar Karıştı?
EMEĞİ KAMU SÖMÜRÜRİSE! BAŞKASINA NE DİYELİM?
Erkeklere Düşmanlığınızın Bir Ölçüsü Yok mu?
Zor Ama Haklı Bir Talep: #EhliyetAffı
Bütün kervanlar yolda düzülmek zorunda mı?
YÖK Mağduru Akademisyenler
Milli Eğitimin Akıl Almaz İhmali!..
Hayatta Başıboşluğa Yer Yoktur!
657’nin Kanayan Yarası: #YHS Personeli
Sağlıkta #İsraf Sorunlarımız
Anlaşılamayan Özel İnsanlarımız: #Disleksi
Sessiz İstifayı Biliyorduk!. Ya Sessiz Boşanma?!
Sinsi ve Kadim Düşmanımız: #İSRAF -1
Şimdi Gönül Köprülerini Onarma Zamanı!
Tasması Olmayan Her Köpek Başıboştur!
Ani Ölümleri Neden Sorgulamıyor ve Araştırmıyoruz?
Başıboş Köpek Terörünün Sorumlusu Belediyelerdir!
Devletimizi, Kendi Yumruğu ile Nakavt Ettirmeyelim!
#Sessizİstila: Gerçek mi, Proje mi, Paranoya mı?
İstanbul Sözleşmesinin Davası Bile Facia!
Krize Dönen Meselemiz: #BaşıboşKöpekler
İletişebildiğimiz Kadar Etkiliyiz!
Konuşulmayan Felaketimiz: #SütkardeşEvliliği
Süresiz Nafaka Sorununa Çözümler Hakkında
Yeni Bir Ramazan Ayına Daha Kavuşurken
Eğri Tezgâhtan Doğru Mamul Çıkmaz!
Boşanmanın Davası Olur mu?
Kadın-Erkek İlişkisinde Şiddetin Temelleri
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Esas Hedefi İslam’dır!
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları Ne Yapıyor?
28 Şubat Dönemi Geri Gelebilir mi?
Ümitvar Olalım, Güzel Gelişmeler de Var!
Bir Cinayetin Anatomisi, Algı ve Olgu Gerçeği
Hanımefendiler, Asıl Düşmanınız Kim Biliyor musunuz?
Yasalarla Çökertilen Aileyi Genelgeler Doğrultamaz!
İlköğretimde Sınıfta Kalma Geri Gelmelidir!
Bütün Suç Sabetaycılarda mı?
Mutlu Bir Evlilik İçin: Erkekler Söylesin! Kadınlar Göstersin!
“Kadına Pozitif Ayrımcılık” Erkeğe Zulmün Süslü İfadesidir!
Hastalıklarımızdan Dersimizi Alabiliyor muyuz?
Hayvan Hakları Yasası Değişti. Sorunlar Çözüldü mü?
Erkeklere Yönelik Şiddete Dur Diyecek Yok mu?
Kamuda Yeni Trend Örgütsel Mobbing mi Oldu?
Camdan Köşklerde Oturanlar, Başkasına Taş Atmasınlar!
Kuzuyu Kurda Teslim Eden Sistemden Hayır Gelir mi?
Orman Yangınları Bizi Nelerle Yüzleştirdi?
Erkeklerin Namus ve Şerefleri Kadınlara Emanettir!
Mutluluğun Sırrı Haddini Bilmekte Saklı!
Hayatımızdan Allah’ı Çıkardık, Nefsine Zulmedenlerden Olduk!
İstanbul Sözleşmesi Bitti. Şimdi Ne Yapmalıyız?
Neden Bütün Şerli Yollar İstanbul Sözleşmesine Çıkıyor?
Sağlık Personeli Neden Mutsuz ve Umutsuz?
Emekçilerin Baş Belası: Gelir Vergisi Matrahı
Allah Kimseyi Gördüğünden Geri Koymasın!
Modası Asla Geçmeyen Şeyler: Hamaset ve Cerbeze
İstanbul Sözleşmesi Ateşe Çağırıyor!
Ehliyet ve Liyakatten Neler Anlıyoruz?
Sadece Lafta Bıraktığımız Şeyler: Ehliyet ve Liyakat
Allah Adildir, Kullarının Çoğu Zalimdir!
Paradigmamızı Değiştirmemiz Lazım!
Ben Babamdan Öğrendim!
Başımızdaki Belaları, Aslında Biz Erkekler Çağırdık!
Kökü Kazınacak Geleneklerimiz de Var!
Neden #ÖnceAİLE Demeliyiz?
Ben Babamı Değil, Kendimi Yıkadım Aslında