Büyücülük ve sihir insanlık tarihi kadar eskidir denilse abartılmış olmaz.
Gerek Hristiyan dünyasında gerek Museviler ve diğer hemen bütün inanç topluluklarında büyücülük ve sihir vardır.
Budistler arasında çok yaygın ve muteberdir. Hatta inananların imanlarını güçlendirmekte sihir ve büyüyü kullanılır.
Hatta İsrail Devletinin cinleri istihbaratta kullandığı ifade edilmektedir.
Büyücülük yapmak İslam’da reddedilmesine, itikadi olarak değerlendirilmesine rağmen maalesef İslam toplumlarında da yaygın olarak özellikle kadınların itibar ettiği ve müracaat ettikleri işlemdir.
İslam toplumlarında toplumun bilimsel ve teknolojik gelişmişliklerine göre yoğunluk kazanmıştır.
Toplum ne kadar dini bilgilerden uzaksa o kadar büyü ve büyücüler revaçtadır.
Nice aktrislerin nice politikacıların bu yönteme müracaat etmekte oldukları haberleri duyulmakta maalesef!
Meydan sözüm ona cincilikle uğraşanlara kalmaktadır.
Cincilere HOCA demek doğru değildir.
Onlara sadece cinci şarlatan diyebilirsiniz.
İşte bu şarlarlatanların cirit attığı günümüzde, maalesef saflığı ile bir kadını cincinin önünde göbeğine birşeyler yazdırması gibi sapkın akıl almaz görüntülerle karşılaşmamızla ortaya çıkıyor.
Cin taifesi kendileri istemedikçe insan gözü ile görülmezler. Bu varlıklar dil, din, milliyet farkı olmaksızın birtakım insanlar tarafından kullanılmak istenmektedir.
Cin var mıdır?
Evet vardır ve müslümanı, gayrimüslim olanı zararlısı, faydalısı olduğuna inanmaktayız.
Cinlerin varlığını inkar edemeyiz. Varlıkları ayetlerle sabittir.
Cin Suresi Mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir.
Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiği için “Cin sûresi” adını almıştır.
Fasılası“elif” (ا) harfidir. Adını, bir cin topluluğunun Hz. Peygamber’den Kur’an dinlediğini bildiren birinci â
ayetten alır.
Cinlerin varlığı büyü ve büyücülüğü bütün dünyada sektör haline getirmiştir.
Oysa bir Müslümanın cinlerin varlığına inanıyor olması, o varlıkları süfli emellerine alet etmek için cinleri kullanmak gibi teşebbüslerde bulunabileceği anlamına gelmemelidir.
Ayeti kerimede;
“Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Fakat şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri öğretiyorlardı.” (Bakara Sûresi)
Ayet-i kerîmenin tamamının anlamı şöyledir: “Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular.
Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Fakat şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil’de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye sihir ilmini öğretmezlerdi. Onlar, o iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büyücüler, Allah’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Sihri satın alanların ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler.
Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür. Keşke bunu anlasalardı.” (Bakara Sûresi)
Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere sihir ve büyü yapmak haramdır. Ayeti kerimede;
“Sihri satın alanların âhiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür. Keşke bunu anlasalardı.” İlahi hitabıdır.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız.” Sahâbîler:
– Yâ Resûlallah! Bu yedi şey nedir? diye sordular.
Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
“Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, (haklı olarak öldürülen müstesna) Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek, fâiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, evli olup hiçbir şeyden haberi olmayan namusuna düşkün müslüman kadınlara zina isnad etmek.” (Buhârî, Müslim ve diğerleri)
Büyücülük ve cinciliğin islam dini ve müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Gerçekten hoca olanlar sihir ve büyü ile kesin olarak uğraşmazlar. Onlar Kur’an’ın şifa ayetlerini okur ve öğretirler.
Vesselam.
|
||
|