DİJİTAL SAVAŞ
Teknoloji muhteşem bir dünya fakat ateşe benziyor. Ateş gibi iyi kullanıldığında bütün uygarlığa hizmet ederken kötüye kullanıldığında insanlığı yakacak kabiliyete sahip. İnternetin hayatımıza girdiği andan itibaren her şey müthiş bir hızla değişmeye başladı. İnternet ve akıllı telefonların hayatımızı kolaylaştıran, hayatımızı güzelleştiren pek çok alanda bize konfor sağlayan faydalarıyla beraber batıdan direk aldığımız içerikler; ailemizi, çocuklarımızı ve geleceğimizi ciddi anlamda tehdit ediyor.
Bir karar vermemiz gerekiyor. Büyük bir yangının içinde evladımızla birlikte kül olmayı mı bekleyeceğiz yoksa bu yangını söndürmek için mücadele mi edeceğiz?
Bakınız batıl batılılar ne yapıyor? Bir oyun tasarlıyorlar. Daha doğru olan ifade ise oyun başlığı altında bir savaş başlatıyorlar. Bilenler bilir ki onların bizimle olan savaşı zaten hiçbir zaman bitmedi. Biz zannediyoruz ki onlar bizim çocuklarımız eğlensin, güzel zaman geçirsin, eğlenirken de öğrensinler diye dijital oyun üretiyorlar. Oysa onlar ne yapıyor oyun tanımı ile uzaktan yakından alakası olmayan içerikler üretip insanlığı İslam’a düşman etmek için tüm performanslarını sergileyerek bir araya geliyorlar. Zamanlarını, paralarını, enerjilerini, en etkili beyinlerini bir araya getiriyorlar. Niçin? İnsanlığı bozmak, insanlığı insanlıktan çıkarmak için. Öyle bir oyun düşünün ki minare başındaki müezzini öldürdükçe puan kazandırıyor. ”Allah” lafzının üzerinde dans ettirdikçe efektler veriyor. Kâbe’mizin, en kutsalımızın resmini almış zombilere yıktırıyor. Adamlar “oyun” tasarlıyor.
Bütün bunlar olurken biz ne yapıyoruz? Anne-babalar ve eğitimciler olarak elbette bizler de boş durmuyoruz(?). Sevgili batıl batılıların bizim için hazırlamış olduğu pek kıymetli oyunlarımızla oyalanıyor, nasıl “oyuncak” haline getirildiğimizi fark etmiyoruz bile. Öylesine derin translardayız ki batıl batılılara büyük bir memnuniyetle kendi mahrem hayatlarımızı bedavadan gönderiyor, hem bizi takip etmelerini sağlıyor, hem de inanılmaz paralar kazanmalarına sebep oluyoruz. Nasıl da gelişiyor, nasıl da çağ atlıyoruz değil mi? Kadınlarımız eskisinden daha özgür. Ellerindeki pankartlarla ezanları dahi(!) protesto edebiliyor. Çocuklarımız eskisinden daha robotik. Ekranlar olmadan adeta yaşayamıyor. Ailelerimiz eskiye göre çok daha çağdaş, kadının bir beyanı ile ne hayatlar bitiriliyor… Ne de olsa batılılar boş durmuyor. İnanılmaz oyunlar tasarlıyor.
Polis vurma ve halkı öldürme yönüyle dikkatleri çeken bir dijital oyun, İngiltere’de satışa sunulduğu hafta yaklaşık 400 milyon dolarlık bir satış elde ediyor. Yüksek maliyeti ile dikkat çeken ve yapılan hırsızlığın, işlenen suçların ana karaktere puan kazandırdığı bu oyun için yaklaşık 78 bin kişi dört yıl boyunca çalışmış, bu süre içerisinde New York City şehrinin kameralarla haritası çıkarılmış ve trafik sesleri kaydedilmiş, oyunda yer alacak şarkıların lisansları için ise iki binin üzerinde kişiyle görüşülmüştür.
Bu oyunu oynayan tüm çocuklar, hırsızlık yapıyor, adam öldürüyor, polisten kaçıyor ve polis öldürüyor. Böyle bir oyunu kurgulamak için 78 bin kişi 4 yıl boyunca çalışıyorken neyi hedefliyorlar???
Bizler, bizi tehdit eden bu kültürel yozlaşmanın önüne geçmek için hangi alternatif “dijital oyun”ları üretmeyi planlıyoruz. Hangi kaynağımızı, hangi enerjimizi çocuklarımızı ve gençlerimizi kazanmak için bir araya getiriyoruz. Gençlerimizi esir alan, geleceğimizi tehdit eden bu dijital savaş karşısında korkarım ki bizim savunmamız dahi yok. Batıl ve batılılar Müslümanlardan daha çalışkan olduğu sürece Şeytan damarlarımızda dolaşmaya devam edecek..
Çelik, 2010; Chip Online, 2008a).
(Bayındır,2010; Digital Battle, 2010).
|
||
|