Hayatı Çalınan Üniversite Mezunu Mesleksiz Gençler
Gençlerimizi bu kısır döngüden, zorunlu üniversite sarmalıdan kurtarın! Yazıktır insan dünyaya bir defa geliyor hayatlarını zehir etmeyin!
Geçtiğimiz yıllarda ısı yalıtımı için evimin balkonunun altına strafor yapıştırmak üzere üç genç işçi geldi. Aralarında usta rolü üstlenen genç straforun birbirine geçmesi için açılan kanalı kesti oysa strafor birbirine geçerek mütemadilik sağlıyordu. Straforu neden kestiğini sordum ve bu kanallar birbirine geçmeliydi dedim. Bunun üzerine bilmediğini söyledi, kendisine mesleğini sordum “Ağrılıyım, orada keçilerimiz var, biz üçümüz kardeşiz, keçileri babam güdecek biz burada çalışacağız” dedi. Aradan yedi sekiz ay geçti aynı gençleri sitenin önünde gördüm gençler nasılsınız ne iş yapıyorsunuz dedim bana cevaben inşaatlarda toplu badana işi aldıklarını söylediler aradan bir yıl daha geçti gene karşılaştık gene sordum işler nasıl diye. Büyük abileri; Kat karşılığı iş aldık bina yapıyoruz dedi. Bizim çocuklarımız beceriklidir çabuk öğrenirler. Önlerini açmak fırsat vermek gerekir. Gereksiz yere çocuğun kabiliyetine bakmadan arkadan iteleyerek üniversite bitirmelerini çıkış hedefi haline getirmemek gerekir.
Ağrıdan geleli iki yıl oldu olmadı gençler iş adamı olmuşlardı ve üçü de ilkokul mezunu idiler.
Bunu neden anlattım?
Ebeveynler çocuklarının mutlaka üniversite bitirmesi gerektiğine inanıyorlar, çocuklarının kabiliyetini ya da ne istedikler ile ilgili bir kaygı taşımadan geleceklerini böylece büyük mali yük üstlenerek teminat altına aldıklarını düşünüyorlar.
Her ilçeye yurdun her yerine yüzlerce üniversite açarak vatandaşın ayağına gelmiş üniversiteler bu durumu daha da kolaylaştırıyorlar.
Maalesef her ilçeye açılmış bulunan yüksek okul ve üniversiteler gerçek hayatta esamesi olmayan veya hiçbir karşılığı olmayan ya da ihtiyaç fazlası bölümler açılmak sureti ile gençleri mesleksiz işsizler ordusu durumuna düşürmektedir.
İşsiz bir genç bunalıma girmektedir. Okul sürecinde rahatlıkla ailesinden aldığı paralar artık bir genç için zul halini almaktadır.
Bu gençlere yazıktır.
Üniversite bitirmiş ancak bir meslek öğrenememiş, bitirdiği bölümün gerçek hayatta karşılığının olmadığı gerçeği ile yüzleştiğinde gençlerimizin kendilerini işe yaramaz aile geçindiremez düşüncesine saplanmaktalar. Genç ruhi sıkıntıya düşmekte bu sıkıntı ailelere de yansımaktadır.
Öncelikle YÖK gerçek hayatta karşılığı olmayan bölümleri yeniden ele almalı meslek yüksek okulu şekline dönüştürmelidir. Ayrıca ihtiyaç fazlası alanlarda kontenjan kısıtlamasına gitmeli ayrıca ailelere her çocuğun üniversite okuma mecburiyetinin olmadığını daha lise eğitimi sırasında meslek liselerine yönlendirmek sureti ile çözüm üretmelidir.
Devlet üniversiteleri devletin üzerinde büyük yük olmaktadır. Özel üniversiteler ticarethane olmaktan çıkarılmalı kontenjanları kısıtlanmalı YÖK tarafından ihtiyaçlara cevap verecek şekilde eğitime yönlendirilmelidir.
Aksi halde ilerleyen zamanlarda ruhi olarak çökmüş bir nesil ile karşı karşıya kalmak kaçınılmazdır.
Eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bu konuları eni konu tartışmalı ve çözüme kavuşturmalıdır.
Sorumluların halının altına süpürülmesi asla çözüm değildir.
Bu tarihi hatadan hiç zaman kaybetmeden dönülmelidir.
İnsan dünyaya bir defa gelmekte, yanlış sistemle yanlış organize ile insanlara hayatı yaşanmaz etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Ayrıca eğitim öğretim asla siyaset malzemesi olamaz olmamalıdır.
Hem dünyayı yeni keşfetmiyoruz, gelişmiş ülkeler önümüzde uygulamaları ile durmaktadır. Tecrübelerinden yararlanılmalı gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Aksi halde üniversite mezunu ruh sağlığı bozuk bir nesille karşı karşıya kalmamızın önünde hiçbir engel yoktur!
Gençler geleceğimizdir...
Geleceğimizi karartmayalım...
Vesselam!..
|
||
|